Düşünen Bir Hayvan Olmak!


Gelin alışılmışın dışına çıkalım ve “Düşünen Bir Hayvan” olmak tabirini sondan başlayarak açıklayalım; Hayvan olamamız demek insan olmadığımız anlamına gelmiyor, fakat burada üzerinde durulması gereken bir konu var; bizi biz yapan (yani insanı) faktörleri nasıl belirleyip insan olduğumuz kanaatine varabiliyoruz? Türdeşlerimizin arasından sivrilip bir yıldız gibi ortaya çıktık, her şeyi kontrolümüz altına aldık ve doğayı biçimlendirdik. Doğanın dengesinde bir ‘tümör’ olan insan nasıl meydana geldi, bizi diğerlerinden ayıran bizi biz yapan özellik nedir? 

Ünlü düşünür Diderot, Ansiklopedi’nin “insan” başlıklı maddesinde, bir tanım yapma girişiminde bulunur: “İnsan: hisseden, düşünen, dünya üzerinde özgürce dolaşan, hükmettiği bütün diğer hayvanların başında görünen, toplum içinde yaşayan, sanatı ve bilimi icat eden, kendine özgü iyilik ve kötülüğü olan, kendine efendiler oluşturan ve kanunlar yapan, vs. bir varlık.” 

İnsan yapı olarak diğer canlı türlerine oranla daha eksik fiziki özelliklere sahip olarak dünyaya gelir. Bu insanın varoluşsal olarak bir eksiklik duygusu ile yaşamasına sebep olur. İnsanoğlunun gücünü kanıtlama isteğinden doğan bu hırsın olumlu ve olumsuz insan kişiliğini oluşturur. 

Düşünen Bir Hayvan Olmak!

İnsan;

Tıpta: Fizyolojik bir yapı

Sosyolojide: Toplumun bir üyesi.

Psikolojide: Farklı bir benlik sistemi ve yaratıcılığın unsuru.

Ekonomide: Sistemin içinde bir birim.

Teolojide: Tanrının yarattığı en mükemmel canlı.

Antropolojide: Kültürün işlediği varlık.

Bir nesnenin fiziki özelliklerinin gözle görülür bir şekilde başka bir nesneye benzemesi onun özünü değiştirmez. Örneğin çikolata kaplı bir bisküviyi düşünün o bir bisküvi olma özelliğine sahiptir özünde. Aynı şekilde çikolata kaplı ve bisküvi şeklinde oyulmuş bir taş parçası düşünün, görünüş olarak bisküviye benziyor halbuki özünde bir taş. Buna dayanarak söyleyebiliriz ki; bir nesne olan insan vücudunun insanı anımsatır şekilde olması onu insan yapmaz. İnsanın insan olma kabiliyeti özünde gizlidir. Ve insanın o öz şöyle veya böyle şekillenir ya anlamsız bir tabiata sahip olur ya da insan olma erdemine erişebilir. İnsan olmanın yolu şüphesiz ki düşünebilmekten geçer, insan düşünen, düşündüğünü algılayan ve yorumlayan kendi gerçeğinin yaratıcısı bir varlıktır.

İnsan hırsı veya aşağılık duygusu içinde değil varoluşsal bir gerçek olarak mükemmel bir varlıktır, ama çoğu insan bunun farkında değildir. Bizi biz yapan düşünme yeteneğinden mahrum kalmış birinin insan olup olmadığından nasıl emin  olabilir ki? İki ayak üzerinde mi yürüyor? Bunu tavuklar da yapıyor. Memeli mi? Balinalar da memeli. Şarkı mı söyleyebiliyor? Bu, kuşların en yetenekli sanatçıdan bile daha güzel şarkı söyleyebiliyor olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İşte şüphesiz ki insanı insan yapan düşünme kabiliyetidir. Bizler etkileşim haline geçer, düşünür, algılar ve davranışlarımızı ona göre belirleriz.

Düşünen Bir İnsan İnsan mıdır?

Peki düşünen bir insanın mutlak olarak insan olma kabiliyetine sahip olduğu söylenebilir mi? Hitler’in askerleri insan öldürürken düşünmüyor muydu? Evet bir idealleri vardı, onunla alakalı hayalleri de vardı. Nasıl da insansı şeyler gibi geliyor değil mi, halbuki öyle değil. İnsan olarak, yani insancıl düşünmenin temelinde kendi aklın ile düşünmek vardır. İnsan sınırsız öğrenme kapasitesine ve hiçbir etki altında kalmadan düşünme ve karar verme kabiliyetine sahiptir. Bu kabiliyeti kullanmayıp, başkasının aklının himayesi altına girmek konu olduğunda da insancıl bir düşünme eyleminden bahsedilemez. Örneğini verdiğim Hitler askeri düşünüyordu mesela, ama neden öldürdüğünü düşünmüyordu ona neden öldürdüğü söyleniyordu. Aynı şekilde bu asker sınırsız öğrenme yetisine de sahip peki neden insani değerleri neden öğrenmedi? Çünkü insancıl bir davranışta bulunmadı, kendi aklı ile düşünmedi. İşte bu gibi şeyler insan görüşünü altında yatan fakat insandan sayılmayan, hatta düşünen bir hayvan dahi olmayan, arada kalmış bir varlıktır.

Bir sürüdeki koyunlar nehrin karşısına geçerken önden giden koyunun ölmesi nedeniyle karşıya geçmeye cesaret edemezler. Belki de başka bir geçiş yolu olduğunu veya yüzme kabiliyeti olduklarını hiç akıllarına getirmezler. Halbuki insan özünde böyle değildir, düşünme cesaretini gösterecek kapasitede dünyaya gelir. Koyunların yüzme kabiliyetinden haberleri olmadığı gibi düşünmeye cesaret edemeyen insanların da düşünme kabiliyetleri olduğundan haberleri yoktur. İşte bu yazılarımı bu yüzden yazıyor ve kendi aklımızla düşünebilme yeteneğine sahip insanların sayısını arttırmaya çalışıp, kapalı gökyüzünde gerekli gereksiz kirli bilgi yağmuru varken güneşi yani kendi aklınızı görmenize sebep olmak için yazıyorum. Ben, bizler düşünen hayvanlar insan olmanın farkına varabilenlerle birlikte Psikopatoloji Bilimi Platformunda bir araya gelip düşüncelerimizi paylaşacağız, insanların yani düşünen hayvanların yaptığı gibi.

Hürkan Tonbul

Hürkan Psikopatoloji Bilimi Platformunun içerik üreticisidir. Sosyal medyayı aktif kullanmadığı için kendisiyle burada yorumlarda iletişim kurabilirsiniz.

You may also like...

2 Responses

  1. Nihayetinde insan düşünen bir hayvandır, anlamsız şeylere anlam yükleyerek ve dünyayı kontrol edilemez büyüklükte hayal edip onun himayesi altına girdiğini düşünerek hep bir engel koyar kendisine ve bu engeller o insanı özel olduğunun ve birey olduğunu hatırlatır böylelikle kendini toplumdan ayırma ihtimalini yok ederken hafif bir uyuşukluk içine girer oysaki durum böyle değildir dünya maddeden oluşmuş ve bizim duygularımı birer molekülden oluşmuştur fakat bunları nedendir ki kabul etmek istemeyiz.

    • Dark Passanger dedi ki:

      Tüm dünya anlamsız diyelim ve ölene kadar evde oturalim sonrada ölelim duygularımız çok basit sadece molekül kabul edelim edince nolacak etsekte etmesekte bi boka yaramıyor zaten , ot gibi yaşayıp ölelim mesela bu yorumu niye attın herşey boş zaten herşey anlamsız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir