Karıncalar Hakkında Gerçekler

Karıncalar, pikniklerimizi mahvetme ve mutfaklarımızı istila etme yetenekleriyle bilinen farklı bir böcek grubudur. 12.000’den fazla farklı karınca türü dışında,  karıncalar ekosistem için hayati bir önem taşır.

  Karıncalar, Formiciade böcek familyasının – bal arıları ve yaban arılarını da kapsayan- zar kanatlılar sınıfına aittir. Şu an her yerde bulunmalarına rağmen Field Doğa Tarihi Müzesi’ne göre 140-168 milyon yıl önce dünya üzerinde ilk ortaya çıktıklarında karıncaların sayısı diğer böcek türleri ile kıyaslandığında oldukça azdı. Çiçekli bitkilerin daha çok yaygınlaşması ile karıncalar için yeni yiyecek kaynakları sağlandı. Böylelikle böceklerin yeni habitatlarına hareketi kolaylaştı.

  Bugün karıncalar Antarktika dışında neredeyse her yerde yaşıyorlar. Dünyadaki en baskın böcektirler ve bilim insanlarının tahminlerine göre belki de 10.000 keşfedilmemiş karınca türü mevcuttur.

Karıncalar her zaman sinir bozucu ve zararlı değildir. 12.000’den fazla farklı türden karınca ekosistemde hayati bir öneme sahiptir.

Karınca Anatomisi

Harvard Üniversitesi Orman bölümüne göre karıncalar omurgasız böcekler olup, vücutları üç ana bölüme ayrılır. Baş, göğüs (üç çift bacakların bağlandığı kısım) ve karın( hayati organların bulunduğu kısım). Karınca vücudu sert lifli ve su geçirmez bir madde olan kitinle kaplıdır. Başın iki tarafında karıncaların ana duyusal organı olan antenler bulunur. Aynı zamanda ışığı ve gölgeleri ayırt etmeyi sağlayan birçok fotoreseptöre sahip bir çift göz bulunur. Ancak görüşleri zayıftır ve çevrelerini algılamak için öncelikle koku duyularını kullanırlar.

2015 yılında Scientific Reports dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre bu dayanaklı canlılar iletişim kurmak için çeşitli feromonlar ya da kimyasal bileşenler kullanır. Karıncalar koloni üyelerini yiyeceklere ya da yuvaya götürmek, tehlikelere karşı uyarmak için feromon izleri üretirler. Esas olarak antende bulunan duyu reseptörleri her bir iz veya sinyaldeki farklılıkları tespit edebilir böylece karıncalar buna göre tepki verirler.

Harvard Forest’a göre, aynı zamanda karıncalar materyalleri ısırmasına ve kesmesine izin veren ve vücut ağırlıklarının en az 10 katı ağırlıktaki nesneleri taşıyan güçlü alt çenelere sahiptirler.

 Michigan Üniversitesi’ne göre, karınca türlerinin büyüklüğü yaklaşık 0.03 ila 1.18 inç (1 ila 30 mm) arasında değişir ve türlerin çoğunluğu 0.19 ila 0.59 inç (5-15 mm) arasındadır. Kraliçe, kolonideki en büyük karıncadır ve en uzun yaşam ömrüne sahip olandır (birkaç yıl). Diğer yandan erkek karıncalar kolonideki en küçük karıncalardır ve tipik olarak sadece birkaç hafta yaşarlar. İşçi karıncalar, ya da kraliçe olmayan dişi karıncalar, bir yıla yakın bir yaşam sürerler.

Karıncalar Nasıl Ürer?

Kraliyet Biyoloji Derneğine göre; erkek ve genç kraliçe karıncalar kanatlara sahiptirler ve uçarken çiftleşirler. Çiftleşme yazın sıcak ve nemli olduğu zamanlarda gerçekleşir. Erkek karıncalar çiftleşmeden bir ya da iki gün sonra ölürken, genç kraliçeler kanatlarını kaybeder ve yeni bir yuva için ya yürür ya da kazarlar. Kraliçeler yumurta bırakan tek karıncalardır ve güvenli yuvalarında yaklaşık bir 10 yıl daha yaşayabilirler ki bu zamanında çoğunda da yumurtlarlar.

Kraliçe karıncanın kanatları vardır ve kolonideki en büyük karıncadır.

The Conversation sitesinde yayınlanan bir makaleye göre, kolonideki erkek karıncaların sahip olduğu tek iş çiftleşmektir. Karıncaların cinsiyeti yumurtaların içindeki genom kopyalarının sayısı ile belirlenir. Döllenmemiş yumurta tek bir genom içerir ve erkek karınca olurken, döllenmiş yumurta iki genom içerir ve dişi olur.

Current Biology dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, sadece yeni bir koloni kurma zamanı geldiğinde çiftleşerek yumurta üretirler. Çiftleşmeden sonra yeni kraliçeler yeni koloniyi kurmak için bir yuva seçerken, erkekler ölür.

Karınca Kolonileri

NationalGeographic’e göre karıncalar; yerin altında, ağaçlarda, höyüklerde ya da kayaların altında bulunur. Bazı türler yapıya zarar verebilecek şekilde ahşaba yuva yaparlar. Bazı türler ise daha çok göçebedirler ve kalıcı bir yuvaya sahip olmazlar. Australian Museum’a göre koloniler birkaç düzineden bir milyondan fazlaya kadar üyeye sahip olabilirler.

Arizona Eyalet Üniversitesi’ne göre çoğu karınca kolonileri bir kraliçe, işçiler (kraliçenin yetişkin kızları) ve genellikle işçi olan genç dişileri içerir. Erkek karıncalar üreme dışında çok bir şey yapmazlar ve sadece bu amaç için ihtiyaç duyulduklarında bulunurlar. Her karınca bir işe sahiptir ve koloninin sağlığı için katkıda bulunur. Kraliçe neredeyse tüm hayatı boyunca yumurta bırakır, işçiler yiyecek taşır ve koloniyi korur, genç dişiler ise kraliçeye, yumurtalara ve larvalara göz kulak olur.

Bazı koloniler birden fazla kraliçeye sahiptir bu da sonunda bir ya da hiçbiri kalmayana kadar diğer kraliçelerin (hem kraliçeler hem de sadık işçi karıncalar tarafından) rekabetine ve öldürülmesine yol açar.

Karıncalar Ne Yer?

Antark’a göre birçok karınca türü hepçildir ve motor yağından, bitkilerden, hayvan ölülerinden tohumlara kadar her şeyi yiyebilirler. Michigan Üniversitesi Zooloji Müzesi’ne göre örneğin firavun karıncası (Monomorium pharaonis), çeşitli tatlıları (şeker, kek ve ekmek gibi) ve yağları ( tereyağ ve domuz pastırması gibi) sever ama aynı zamanda ayakkabı cilası ve kullanılmış bandajları da sever. Benzer şekilde hırsız karınca (solenopsismolesta) böcek yumurtaları, diğer karınca ve böcek türlerini, sebzeleri, tohumları ve meyveleri yer.

Ordu karıncaları (Ecition burchelli) gibi çok az karınca türü kesinlikle etoburdur. Pets.org ‘a göre kertenkeleler, tavuklar domuzlar ve keçiler gibi hayvanları avlarlar. San Diego Hayvanat Bahçesi’ne göre çeşitli bitki ve mantarları yiyen, yaprak kesici karıncalar gibi ot obur karıncalar da vardır.

Karıncalar Neden Önemlidir?

Dünyada, karıncalar yerel ekosistemlerini sağlıklı tutmakta önemli bir role sahiptir. Örneğin, Hayvan Ekoloji Dergisi’nde yayınlanan 2017 tarihli bir makaleye göre, karıncalar besinleri yeniden dağıtarak tropikal yağmur ormanlarında büyük rol oynamaktadır. Yazarlar, Malezya’daki Maliau Havzası Koruma Bölgesi’nin tropikal yağmur ormanlarındaki besin dağılımının yarısından fazlasının karıncalar tarafından gerçekleştirildiğini tahmin etmişlerdir.

Iowa Eyalet Üniversitesi’ne göre, karıncalar tünelleri kazarken toprağı çevirmeye ve havalandırmaya da yardımcı oluyorlar. Bu, su, oksijen ve minerallerin bitki köklerine daha iyi ulaşmasını ve gelişmelerini sağlar. Karıncalar ayrıca tohumları yayarak ve ölü böcekler, hayvanlar ve bitkilerden gelen besinlerle toprağı gübreleyerek doğanın bahçıvanları olarak çalışırlar.

Kaynak ve İleri Okuma

Tuğba Çelebi

Tuğba, Psikopatoloji Bilimi Platformunun daimi yazarı ve çevirmenidir. Kendisi 23 yaşında ve Erciyes Üniversitesinde Çin Dili ve Edebiyatı lisans programında öğrenim görmektedir. Kendisine yönelik sorularınız ve eleştirileriniz varsa buraya yorum yapabilir veya kullanıcı adı @clbitugbaa olan Instagram hesabına yazabilirsiniz.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir