Klonlama Nedir? Nasıl Yapılır?

Klonlama bir canlının genetik bilgilerinin özdeş kopyalarını oluşturma işlemidir. Klonlama sonucunda kopyalayan malzemeye klon denir ve hem doğal hemde yapay olarak sürekli gerçekleşen ve gerçekleştirilen bir olaydır. Genetikçiler bugüne dek; hücreleri, dokuları, genleri ve yüzlerce hayvan türünü klonlanmayı başarmıştır.

Geniş otlaklarda doyasıya otlanamadan ölüp gittin Dolly..

Klonlama sanıldığı kadar fütüristik bir konu değildir. Doğada var olan canlılar bunu sürekli gerçekleştirir. Aslında bizlerde belki farkında olmadan, belkide farkında olarak sürekli bunu yapıyoruz. Daldırma yöntemi ile köklendirdiğiniz bitkileri düşünün. Veya ağacından dalını koparıp köklensin diye toprağa diktiğiniz kalemleri. Bunlarda bizlerin gerçekleştirdiği birer klonlama yöntemidir. Bu sayede anaç ağacın özelliklerini taşıyan kopyalar oluşturmuş oluruz. Tabii sadece bununla sınırlı değildir. Vücut hücrelerimizin yaptığı eşeysiz üreme de bir klonlamadır. Diğer yandan eşeysiz üreyen hayvanlarda mevcuttur. Bunlarda bire bir kendi kopyalarını meydana getirirler. Bu tür üremelere partenogenetik üreme deriz. Yaprak bitleri veya bazı örümcek türleri dahil partenogenez ile üreme sağlayan pek çok canlıya örnekler verebiliriz. Partenogenetik üreme hakkında daha detaylı bilgiye yazının kaynak kısmından ulaşabilirsiniz. Yukarıda saydığımız klonlama örneklerinden biraz daha farklı olsa da bilim insanları laboratuvar ortamında genetik çiftler oluşturabiliyor.

Bilim insanlarının yapay ortamlarda gerçekleştirdiği 3 tip klonlama vardır;

1. Gen Klonlanması

Değeri veya talebi olan bir ürünün üretilmesinden sorumlu olan genin bakterilere aktarılarak çoğaltılmasına gen klonlanması denilmektedir. Bakterilere kazandırdığımız bu davranış sayesinde insülün ilacını üretebilir, büyüme hormonu yapabilir veya kalp krizi esnasında pıhtılaşmayı önleyecek proteinler üretebiliriz.

2. Üreme Klonlanması

Koyun Dolly’nin üretildiği sürece üreme klonlanması denilmektedir ve etikliği bir hayli tartışılmaktadır. Bu klonlama yönteminde üreme hücrelerini kaybetmiş olan çiftlerin üremesine yardımcı olmak amacıyla kullanılmaktadır. Üreme hücrelerini kaybetmiş bireylerden kastımız örneğin kadının menopoza girmesi veya erkeğin kısırlık yaşayıp sperm üretememesi gibi düşünebilirsiniz. Bu noktada işin içine üreme klonlaması giriyor. Yapılacak olan klonlama üreme hücresi olmayan bireyin vücut hücrelerini kullanılmasını içeriyor. Bildiğiniz gibi üreme hücreleri n yani 23 kromozomludur. Vücut hücreleri ise 2n yani 46 kromozomludur. Bu sorunsalı dengelemek için genetikçiler, başka birisinin üreme hücresini kullanarak hücrenin çekirdeğini çıkarır. Ardından üreme hücresi bulunmayan bireyden alınan 2n kromozomlu vücut hücresinin çekirdeğini çıkartarak üreme hücresinin boş kalan çekirdeğine eklerler. Sonuç olarak bir cilt hücresi kullanılarak istenilen şekilde ana bireyin özelliklerini taşıyan üreme hücresi elde edilir. Bu olay üreme klonlanması olarak adlandırılır.

Dolly ve doğal yolla Dünya’ya gelmiş çocuğu.

3. Terapötik Klonlama

Terapötik klonlama üreme klonlaması ile oldukça benzerdir. Bu yöntemde yine canlıdan alınan bir hücrenin birebir genetik kopyası oluşturulur. Ancak yeni oluşturulan embriyo üreme klonlanmasında olduğu gibi bir annenin rahmine yerleştirilmek yerine, laboratuvar ortamında geliştirilerek birey için lazım olan veya hastalığını giderecek dokuların elde edilmesini içerir. Örneğin kök hücrelerin kopyalanması terapötik yöntem ile yapılmaktadır. Bu sayede parkinson ve Akdeniz anemisi gibi pek çok hastalığında önüne geçebiliriz. Dahası bu yöntem ile nesli tükenmekte olan türleri de kurtarabiliriz. Ancak terapötik klonlama,başka bir canlıyı kurtarmak için kopyalanan canlının kullanılmasını gerektirdiği için etikliği sürekli tartışılmaktadır. Bu tür çalışmaların etik olup olmaması hakkındaki görüşlerimizi yazının ilerleyen kısımlarında belirteceğiz.

Klonlamanın Kısa Tarihi

İlk klonlama çalışması 1885 yılında Alman bilim insanı Hans Adolf Eduard Driesch tarafından yapıldı. 1902 yılına gelindiğinde bir embriyodan 2 embriyo üreterek ikiz semenderler meydana geldi. O zamandan bu yana klonlama üzerine daha büyük atılımlar yapılmaya başlandı.

Koyun Dolly

5 Temmuz 1996’da İskoçya’dan duyurulacak olan yeni haber tüm Dünya’da büyük bir yankı yapacaktı. Bu klonlamayı özel kılan hücreler arası çekirdek transferinin başarılı bir şekilde gerçekleşmesinden kaynaklanıyordu. Bilim insanları Dolly’i oluşturmak için kullandıkları koyunun meme dokusundan hücre alarak çekirdeği çıkarılmış bir yumurta hücresine transfer etti. Neticesinde Dolly başarılı bir şekilde Dünaya’ya geldi ve bu çalışmanın öncüleri olan Ian Wilmut ve Keith Campbell isimleri altın harflerle tarihe yazdırmayı başardı. Koyun Dolly, 2003 yılının şubat ayında pulmoner adenomatoz isimli bir virüs nedeniyle hastalanıp öldü.

Koyun Dolly’nin nasıl klonlandığını gösteren bir şema.

Çin’de Klonlanan Makaklar

Çinli bilim insanları ilk kez makak maymunlarını klonlamayı başardı. Bu başarının yankı yapma nedeni; klonlanan canlıların primat olmasıydı. Bu çalışma neticesinde kuzenlerimizin de klonlanabildiğini öğrenmiş olduk. Daha önce yaptıkları 79 deneme başarısız olan bilim insanları Dünya’ya gözlerini açan yeni maymunların sağlıklarının gayet iyi olduğunu ve bu çalışmalara devam edeceklerini dile getirdi. Sizce insan klonlanması da bir gün gerçekleşebilir mi?

Klonlanan ilk primatlar!

Klonlama Vazgeçilmez Bir Parçamız Olabilir!

Bu zamana kadar sayısız canlının farklı tekniklerle klonlaması yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Klonlama sayesinde kopyalarımızdan elde edeceğimiz dokular, organlar, hormonlar elde edebilir, hastalıkları giderebilir, yaşam süremizi iki katına çıkartabiliriz. Ancak etik olup olmama tartışmaları bilimin ilerleyişine, yapmak istediklerine ne kadar etki edip durdurabilir bunda karamsarız. Diğer yandan klonlama Dünya’da daha çok popüler olan bir alan. İnsanlar ölmesini istemediği evcil hayvanlarını şirketlere kopyalarını yaptırmaya şimdiden başlı. Ve bu işi yapacak şirket sayısı da Dünya üzerinde gittikçe artıyor.

Diğer yandan klonlamayı nesli tehlikede olan türlerin engellenmesinde ve nesli tükenmiş türlerin geri getirilmesinde kullanabilir. Eğer etik tartışmalarını bir kenara atacak olursak klonlama teknolojisi bizlere olağanüstü bir gelecek sunuyor.

Gelelim İnsanın Klonlanmasına…

Günümüzde bir insanın klonunu oluşturmak çoğu ülkede yasaklanmış durumda ancak kök hücreleri, klonlanmış insanlardan klonlamak umut verici bir araştırma alanıdır. Örneğin önemli ölçüde yara almış veya bir tarafı veya yüzü tamamen yanmış insanlar kök hücre tedavisi ile iyileştirilebilir. Klonlamayı en başta dediğimiz gibi yeni bireyler oluşturmak olarak düşünmemek gerekir. Bilim insanları saç köklerinin klonlanması gibi çalışmaları da günümüzde sürdürüyor. Yakın bir gelecekte eğer başarılı sonuçlar verirse insanların eski mısırdan bu yana çözümler aradığını bildiğimiz saç dökülmesinin önüne geçmiş oluruz.

İlgili Yazılar:

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir