Salvador Dali: Deli-Dehaya Bir Bakış

Bıyıklarıyla ünlü, dizilerin bir parçası, artık ikon haline gelen deli-dahi Salvador Dali…

“Efendim iyi ressam olmak çok kolaydır. Sadece iki şartı vardır. Birincisi İspanyol olmanız gerekir. İkincisi adınızın Salvador Dali olması gerekir.”

Sözünü söyleyen kişi ego tanrısı Salvador, belleğin azmi ile oldukça bilinen sürrealist ressamdır. Giyinişi ve hareketleriyle basında oldukça dikkat çekmiş, evinde beslediği karınca yiyenlerle kullandığı gübre parfümü ve daha bir çok şey gibi ilginçlikleri hayatının bir parçası haline getirmiştir. 

Bıyıkları da bir sanatçının elinden tuvale dökülmüş gibi…

Kimdir Bu Deli-Deha Salvador Dali?

11 mayıs 1904’de İspanyada doğmuş, ölen ağabeyinin adını almıştır. Ailesi onu hep ”Asıl Salvador” olarak değil ağabeyi olarak hayal ederek büyütmüşlerdir. En kötü darbe annesinin ölümüyle, ardından babasının baldızıyla evlenmesiyle gerçekleşmiştir. Bu Dali’yi hırçın şımarık bir çocuk yapmış, ilerleyen zamanda sanatla buluşmasıyla egoya dönüştürmüştür.

Okul hayatı hep sıkıntılı geçen Salvador Dali okuldan atılmış kısa bir süre tutuklu kalmıştır. Ardından ilk sergisini açmıştır. Eserleri de oldukça ilginç yorumlar almıştır. Madrid sokaklarında bir çok farklı insanla tanıştı bunların başında Picasso vardı, bu onun hem görünüş anlamında hem de eser bakımından yorumlamalarını değiştirdi. Artık Dali bambaşka biriydi. Ünlü eseri ”Belleğin Azmi” bu dönemlerde yani 1931 yılında ortaya çıktı. Bir halüsinasyon ya da peynirin erimesi gibi bir çok söylenti olsa da bunun net olmamasının sebebi yaptığı eserler hakkında çok bilgi vermemesidir. (Sanat Eserlerini Anlamak İçin 3 Basit Yol)

Belleğin Azmi (Eriyen Saatler) Salvador Dali’nin en tanınan eserleri arasında yer alır.

Dali’yi en çok değiştiren isimlerden biri büyük aşkı Gala’ydı. Onu bir otel balkonunda görüp aşık olmuş ardından sahilde buluşmak için sözleşmişlerdi. Boynuna inci kolyesini taktı, kanını vücuduna sürdü ve ardından buluşma yerine gitti. Gala da, Dali’ye olan aşkını fark etti kocası Paul Eluard’dan boşandı. Ardından Dali’nin ilham meleği sonsuz aşkı olmaya başladı.

Dali, yaşadığı cinsel sıkıntıları Gala’ya yansıtmadı açık bir ilişki yaşamaya karar verdi. Eskisinden daha fazla eserler üretmeye başladı bunların en çok konuşulanı ”Çarmığa Gerilen İsa” oldu ve bu eseri bir çok tepki aldı. Sadece resimle kalmadı sinemaya büyük bir ilgisi vardı. 1929’da ”Bir Endülüs Köpeği” adında bir film çıkarttı, bununla kalmayıp Hollywood’a senaryo yazdı, kendi otobiyografisini yayınladı. Walt Disney ile Destino adında bir yapımda emek verdi. “En iyi animasyon film” oscarı aldı. Tüm bunlar devam ederken Dali’yi dibe batıran olay yaşandı Gala’nın ölümü… 

10 haziran 1982. Dali yaşamdan uzak bohem bir hayata başladı oldukça az eserler verdi. 7 yıl sonra kendisi de parkinson hastası olarak hayatını kaybetti.

Kaynak ve İleri Okuma:

Burçe Büber

Burçe, Psikopatoloji Bilimi Platformunun sürekli yazarı ve içerik üreticisidir. Güzel sanatlar lisesinden mezun olan ve günümüzde üniversite sınavına hazırlanmakta olan Burçe'yi en çok sanat köşemizde göreceksiniz. Kendisiyle [email protected] hesabı üzerinden iletişim kurabilirsiniz.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir