Aksolot: Yürüyen Balık

Aztekler 13. yüzyılda Meksika Vadisi’ne yerleştiklerinde başkentleri olan Tenochtitlan’ı inşa ettikleri adanın çevresinde yer alan gölde bir aksolot gördüler ve şimşek tanrıları olan Xolotl’dan esinlenerek bu sıra dışı semendere ”axolotl” adını verdiler. Ülkemizde yürüyen balık olarak da bilinen aksolotlar o günden bu yana Dünya’nın en popüler canlıları arasında yer almaya başladı. Antik Aztekler aksolotları öğünlerine yiyecek olarak dahil etti ve günümüz Meksika sınırında bu canlılar hala yemek olarak tüketiliyor.

Bilimsel adı Ambystoma mexicanum olan yürüyen balık kendilerini yenileyebilme yetenekleri ve karizmatik görünüşleri ile ev hayvanı olarak da Dünya üzerinde bakılmaya başlandı. Öyle ki olağandışı özellikleri olan kendilerini yenileyebilme yetenekleri sayesinde pek çok bilim insanının ve araştırmanın konuğu oldu. Çok fazla ilgi odağı olan semenderler tıpkı diğerleri gibi (Örnek: Afrika Gri Papağanı) anavantanlarından neredeyse yok olmanın eşiğine geldi.

Boyutları Nelerdir ve Kaç Yıl Yaşar?

Aksolotlar ortalama 20 cm boyutlarındadır ancak bazıları 30 cm geçebilirler. Esaret altında ise bir yürüyen balık ortalama 5-6 yıl kadar yaşayabilir fakat bazıları 17 yıla kadar yaşayabilir.

Aksolotlar kendi vücut parçalarını yenileyebilme özellikleri sayesinde tüm Dünya’da ün yapmış sevimli semenderlerdir ancak habitat kaybı bu türün neslini tehlike altına atıyor.

Aksolot Nerede Yaşar?

Yürüyen balık sadece Meksika’nın Xochimilco Gölü’nde yaşar. Kentsel büyüme bu canlıların yaşam alanını çok küçük bir alana sıkıştırmıştır. Habitat alanlarının kaybı ve ticareti yapılmasına rağmen bu etobur canlılar nesillerini hala devam ettirebilmektedir. Bu canlılar hemen her şeyi yiyebilirler; yumuşakcalar, böcekler, balıklar ve hatta örümcek gibi eklembacaklıları… Birbirlerini bile yedikleri gözlemlenmiştir. Kısaca bu canlılar yaşamak için her şeyi yapıyorlar.

Tabii sadece habitat alanlarının kaybı ve hayvan ticaretinin yapılması bu canlıların nesillerini etkilemiyor. Aksolatların bir diğer düşmanı istilacı türlerdir. Çünkü yerel halk protein içerikli ürünler yiyebilsin diye göllere sazan balıkları getirildi. Sazan balıkları aksolatları yiyerek doğal düşmanları haline dönüştü. Başka bir yazımızda istilacı türlerin, habitat kaybından sonra biyoçeşitliliğe en çok zarar veren etmen olduğunu bahsetmiş, Dünya’da en çok bilinen istilacı böcekleri konuya dahil etmiştik. Şuraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Nasıl Ürerler?

Birbirlerine yaptıkları kur dansı sonrasında dişi aksalot 100-300 adet yumurtasını kayalıklara ve su birikintilerine bırakırlar. Her ne kadar üreme sonucunda çok fazla yumurta bırakılmış olsa bile bunlardan çok küçük miktarı hayata tutunabilir. Yumurtalar bırakıldıktan 14 gün sonra larvalar yumurtalardan çıkmaya başlar ve 1 yaşına girene kadar bir erişkin sayılmaz. Çoğu amfibiden farklı olarak aksolotlar hiçbir zaman akciğerleriyle nefes alan, karasal yetişkinlere dönüşmezler. Bu yüzden onlar ”olgun kurbağa yavruları” olarak da nitelendirilebilir.

Aksolotların nesilleri tehlikeli durumda, 1998 yılında kilometre başına 6.000 aksolot bulunurken, 2008 sonunda kilometre başına 100 aksolot kaldı. Yapılan 2015 araştırmasına göre ise kilometre başına artık sadece 35 aksolot bulunuyor.

İlgili Yazılar:

Kaynak ve İleri Okuma:

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir