Çocuklar Neden Oyun Oynar?

Gerek sokaklarda, gerek evlerde ve özellikle milenyum çağı çocukları için telefon ve tabletlerde her çocuk kendisine oynayacak bir oyun bulur. Bazı oyunlar yaratıcılık ister, bazı oyunlar kabiliyet ister, bazı oyunlar dikkat  ister fakat her oyun çocuğun gelişimine katkıda bulunur. Hatta yapılan bazı çalışmalar oyunun gelişime katkılarını kanıtlamıştır. Örneğin yapılan bir araştırmada, okul günlerinde oyun için ara veren çocukların derse döndüklerinde daha dikkatli oldukları ve ilerleyen dönemler için öğrenme kabiliyetlerinin geliştiği açıklanmış. Bazı uzmanlar ise çağımız gereği sokakta oynayamamanın, şu anda artmış olan depresyon ve kaygı seviyelerinin ve intihar oranlarınlarındaki yükselmenin sebebi olabileceğini düşünüyor.

  Yapılan bir başka araştırmada, primatların ve farelerin oyun oynamaları sağlanıyor ve sonuçlar gösteriyor ki çocukluk dönemlerinde oyun oynayan bu hayvanlar, ilerki hayatlarlarında daha gelişmiş sosyal ve bilişsel becerilere sahip oluyorlar. Ayrıca beklenmeyen durumlara karşı daha kolay uyum sağlıyorlar. Tabii oyun oynamanın gelişime olan bu etkisi her hayvan  türü için aynıdır diyemeyiz. Özellikle neokortekse sahip olan ve karmaşık sosyal ortamlarda yaşayan memeli türlerinde bu gelişim kolaylıkla gözlenmekte. Örneğin bazı belgesellerde aslan gibi vahşi hayvanların çocuklarıyla savaşır şekilde oyun oynayarak onları geliştirdiklerine denk gelebilirsiniz.

          Bahsettiğimiz üzere oyun oynamanın hem hayvanlar üzerinde hem insanlar üzerinde bazı gelişimsel katkıları var. Çocuklar hangi ihtiyaçlarını karşılamak için oyun oynar ve oyun oynamak onlara ne kazandırır başlıklar halinde inceleyelim;

Oyun oynamanın çocuklara yararları

PSİKANALİST AÇIKLAMA

Önceki yazılarımızda da belirtildiği üzere psikanaliz Freud’un yaklaşımıdır ve bilinçdışı, bilinçaltı gibi kavramlardan sık sık bahsedilir. Psikanalistlere göre çocuklar oyunlarda aslında isteklerini yansıtırlar. Gerçekleşmeyen isteklerini oyunlarda gerçekleştirirler ve böylece isteklerini tatmin etmek isterler.

             İnsanların bilinçdışında ortaya çıkan istekler her zaman karşılanmayabilir. Bazen maddi olanaksızlıklar, bazen ahlaki ve kültürel sebepler veya yakın çevreden gelen baskı,toplumca ya da madden uygunsuz olan isteklerin gerçekleştirilmesine engel olabilir. Kişi bu istekleri bastırmaya çalıştıkça, onlar da bilince çıkmaya çalışır. Bir çocuk için bu istekleri aktarmanın en iyi yolu da oyundur.

             Örneğin kardeşini kıskanan bir çocuk, bir oyuncak bebeğini kardeşi yerine koyup ona şiddet uygulayabilir. Ya da arkadaşlarıyla oynadığı bir oyunda liderlik yapmak isteyen bir çocuk bunu yapamadığında, eve gelip oyuncaklarını bir grup haline getirerek onlara liderlik yapabilir. Yaşamış olduğu herhangi travmatik bir olay varsa bunu oyuncaklara aktarabilir, canladırma şeklinde rolleri değiştirerek oynayabilir. Buna yine Freud’un bahsettiği savunma mekanizmalarından biri olan “Yer Değiştirme (Displacement) “ adı verilir.

ENERJİ ATMA

Fark edilmesi çok güç değildir ki çocuklar yetişkin bireylere göre çok daha enerjik ve aktiftirler. Hatta çoğu zaman öyle bir problemi olmasa dahi bazı meraklı ve cesur çocuklar aileleri tarafından “hiperaktif” olarak nitelendirilir. Çocuklar gelişebilmek ve büyüyebilmek adına enerjiyle doludur ve oynadıkları oyundan hiç fayda sağlamasalar bile (ki bu neredeyse imkansız) en azından  kendilerine baskı yapan o enerjilerini atmış olurlar.

EĞLENCE

Aslında bu başlığı yetişkinlerin de oyun oynama sebeplerinin ilk sıralarına dahil edebiliriz. Yetişkinler için zaman zaman günlük hayatın stresinden uzaklaşmak ve rahatlayacak aktiviteler yapmak önemlidir. Oyun da bunlardan birisidir. Plajlarda oynanan voleybol, bilgisayar/telefon oyunları, kutu oyunları ve daha örnek verilebilecek bir çok oyun kişileri eğlendirmek ve stresten uzaklaştırmak adına kullanılan bir araçtır. Çocuklar için de kaliteli zaman geçirmek önemlidir. O yaşlarda alınabilecek sorumluluklar oldukça sınırlı olduğundan çocuklar genellikle rahat vakit geçirmek isterler ve gün içinde de yapmak istedikleri aktivitelerin hemen  hemen hepsi eğlence içeren şeylerdir.

YAŞAMA HAZIRLANMA

Oyunun kişiye en önemli katkılarından biri, onu yaşama hazırlamasıdır. Daha önce de bahsettiğimiz üzere  bazı hayvan türleri de yetişkinlik dönemlerindeki hayatlarına adapte olabilmek adına çocukluk çağlarında oyun oynar. İnsanlarda da bu böyledir. Örneğin toplumumuzda, hatta dünyanın  birçok yerinde oyuncaklar çocukların cinsiyetlerine göre seçilir. Kızların ilerde anne olacağı düşüncesiyle bebeklerle, mutfak eşyalarıyla oynaması; erkeklerin ilerde mühendis olacağı, araba kullanacağı inancıyla daha çok  mekanik oyuncaklar ve arabalarla oynaması gibi… Son zamanlarda bilinçlenen toplumumuzla birlikte bu cinsiyetçi yaklaşım biraz daha etkisini azaltmış olsa da hala dünyanın bir çok yerinde süregelmekte…

Hayvanlar sosyal statülerini belirlemek, öğrenmek ve becerilerini geliştirmek için oyun oynarlar.

       Birlikte oynanan oyunlar ise çocukların sosyal gelişimine katkıda bulunur.Çocuklar topluca oynanan bu oyunlarda birlikte hareket etmeyi, iş bölümünü, rekabeti, yardımlaşmayı, kurallara uymayı, kazanmayı ve kaybetmeyi, kısaca ilerleyen dönemlerde karşılaşacakları ve ihtiyaç duyacakları birçok durumu  tecrübe etmiş olurlar. Aslında düşündüğümüzde yetişkinlik çağımızın masum ve basitleştirilmiş bir simülasyonu gibi de değerlendirebiliriz.

YARATICILIK, DİKKAT VE DÜZEN

          Çocuklar oyun oynarken  çoğunlukla bir olay örgüsü oluşturmak zorunda kalırlar. Örneğin evcilik oynayan bir çocuk kendisine bir hikaye oluşturur. Araba ile oynayan çocuk da kendisine bir yarış, bir rota oluşturur ya da yine bambaşka bir hikaye oluşturabilir. Oyun oynamak çocukları düşünmeye ve oluşturmaya mecbur bırakan bir olgudur. Bu yüzden en başında bahsettiğimiz araştırmaların sonucunda; oyunun, çocukların sosyal ve bilişsel becerilerine katkı sağladığını görüyoruz. Bu olay örgüsüne baştan sona uyum sağlamak, her aşamasının içinde bulunmak çocuklardaki düzen anlayışına katkı sağlar.

   Bazen insan küçükken oynadığı oyunları düşünüp “Ne kadar saçma bir oyunmuş.” diyebilir. Ya da küçükken oynadığı oyunları hatırlayıp, o günlere özlem duyabilir. Fakat nasıl biyolojik olarak bu dünyaya yavaş yavaş adapte oluyorsak, örneğin doğar doğmaz yürüyüp koşamıyorsak yahut konuşamıyorsak, bunun için vücudumuzun gelişmek adına bir zamana ve denemelere ihtiyacı varsa; aynı şey psikolojimiz için de geçerli olabilir. Biyolojik olarak doğar doğmaz hayatın ortasına atılmaya hazır olmadığımız gibi, psikolojik olarak da hazır olmamız mümkün değil. Bu yüzden çeşitli oyunlar aracılığıyla öğrenmek, geleceğimizin ufak bir simülasyonunu canlandırma şansı edinmek, istediğimiz her şeyi yapabilmek ve yaptığımız şeylerden sorumlu olmamak ancak oyun oynayarak başarabileceğimiz bir eylem. Çocukluk döneminin olmazsa olmazı o oyunların bize kattıkları, tahmin ettiğimizden çok daha fazla olabilir…

Kaynak ve İleri Okuma:

Ayşenur Atın

Merhaba, ben Ayşenur Atın, 22 yaşındayım. Nişantaşı Üniversitesi’nde psikoloji okuyorum. Psikoloji biliminin içinde özellikle çocuk ve ergen psikolojisine, onların gelişim süreçlerine özel bir ilgi duyuyorum. Öğrendiğim bilgileri ve tecrübelerimi, yaptığım araştırmalarla birleştirip bilinçlenmek ve bilinç kazandırabilmek adına makaleler yazıyorum. Özel hayatımda ise en ilgi duyduğum şey zentangle çizmek diyebilirim. Onun haricinde çeşitli edebi türlerde de amatör olarak yazı yazıyorum. Herhangi bir öneri, soru yahut eleştiriniz için aysenur.atin kullanıcı adıyla bana instagramdan ulaşabilirsiniz.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir