Dünya Oluşumu – 4.5 Milyar Yıllık Gelişim

Bu yazı 4.5 milyar yıllık Dünya oluşumunu kronolojik sıraya dizerek ayırmak amacıyla yazılmıştır. Yazı içinde ilk canlılıktan son canlılığa kadar, Dünya’nın ve onun üzerindeki canlıların serüvenini okuyabilirsiniz.

Yazının İlk Yayınlanış Tarihi: 2018 Psikopatoloji Bilimi Aplikasyonu

Dört buçuk milyar yıl önce, Dünya büyüklüğünde olan, ismi Yunan mitolojisindeki ay tanrıçası Selene’nin annesinden gelen Theia adlı gezegen Dünya’ya çarpacaktır. Yaşanacak bu çarpışma sonrasında Dünya’nın etrafında toz ve kaya parçalarının sardığı büyük bir halka oluşacaktır. Dünya’nın o zamanlarını Satürn gezegenine benzetmek fazla yanlış olmaz. Zamanla bu halkalar birbirine çarparak büyüyecek ve Ay’ı oluşturacak.

Çok değil, birkaç yüz milyon yıl içinde kuyruklu yıldızlar Dünya’ya akın edecek, bu kuyruklu yıldızlarla dünyamıza su gelecektir. Okyanuslar oluşmaya başlayacaktır. Dünya’nın ilk oluşumundan tam 400 milyon yıl sonra gezegenin yer kabuğu şekil kazanmaya başlayacaktır.

Ay uzun bir süre Dünya’nın yakınında durdu. Dünya’mız üzerinde büyük bir çekim gücün oluşturarak meydana getirdiği 305 metre yükseklikte ki gelgit dalgaları yeryüzünde at koşturmakta ama yeryüzünün tek hâkimi değiller. Bununla birlikte kasırgalar, kaynayan okyanuslar, yüksek voltajlı milyonlarca şimşek ve yıldırım atmosferi içten içe titretmekte. Bu olağanüstü şartların ve etkenlerin evrimsel süreçlere ve cansız maddeden canlılığın oluşmasına ön ayak olduğu düşülmektedir.

Günümüzden Yaklaşık 4 Milyar Yıl Önce Dünya

En erken yaşam muhtemelen kendi kendilerini kopyalayabilen RNA molekülleri olarak filizlendi. Yaşamın başlaması ile doğal seçilimde başladı. Doğal seçilimin replikasyon için daha uygun olan molekülleri tercih etmesi üzerine kısa bir süre sonra organizmaların replikasyonu rekabet haline gelmeye başladı. DNA molekülleri daha sonra kendileri için istikrarlı bir fiziksel ve kimyasal ortam içinde gelişmeye başladı. (CANSIZLIKTAN CANLILIĞA: ABİYOGENEZ)

Replikasyon süreçlerini devralarak ilk ön hücreleri oluşturdular. Yaklaşık 100 milyon yıl sonra ise prokaryotlara benzeyen hücreler görünmeye başladı. Bu ilk organizmalar kemoototrof olup inorganik maddelerden kimyasal tepkimelerle enerji elde edebiliyordular. Daha sonra bu hücreler, glikoz gibi organik maddelerdeki enerjiyi serbest bırakan bir dizi kimyasal tepkimelerle glikoliz’i geliştirdiler. Glikoliz günümüze kadar hiç değişmemiş bir şekilde hemen hemen bütün organizmalarda kullanılmaya devam etmektedir.

Dünya’nın oluşumunun kronolojik sırası.

En erken yaşamın filizlenmesinin ardından gelen yaklaşık ilk 500 milyon yıl, son evrensel atanın yaşadığı döneme denk gelmekte. Bu dönemde bakteriler ile arkeler gittikçe farklılaşarak birbirlerinden ayrılmaya başladılar. Bakteriler başlangıçta oksijen üretiminin olmadığı ilkel fotosentez şeklini geliştirerek önemli bir adım attılar. Bir 500 milyon yıl sonra ise tam anlamıyla fotosentez yapabilen siyanobakteriler evrildi; bu bakteriler indirgeyici madde olarak H2O kullandıklarından atık madde olarak oksijen( meydana getirebiliyorlardı.

Fotosentez sonucu oluşan oksijen başlangıçta okyanuslarda çözünmüş halde bulunan demiri oksitleyerek demir madenini oluşturmuştur. Daha sonra ise oksijen seviyesi atmosfer yüzeyinde gitgide artarak birçok bakteri için zehirli olabilecek konsantrasyona ulaştı ve çok büyük çaplı bir çevresel değişime neden olan oksijen felaketinde yol açtı. Bu dönemde dostumuz ay bize hala çok yakındır ve gelgitlerin boyu hala 300 metredir. Dünya’mızın atmosferik koşulları da hala kaotiktir. Fırtınalar, şimşekler ve yıldırımlar sürekli devam etmekte ve tüm bu olaylar evrimsel süreci hızlandırmaktadır.

Günümüzden 2.5 Milyar Yıl Önce

Siyanobakterilerin oksijenli fotosentez yapmaları sonucu meydana gelen ’’Oksijen Felaketi’’  Dünya’nın atmosferinde küresel değişimlere yol açtı. Bu olay, yeryüzünde bulunan serbest oksijenin okyanuslarda çözünmüş halde bulanan demirle tepkimeye girerek birlikte çökmelerine, emilerek okyanusların demirden temizlenmesine ve zengin bir oksijen içeriğine sahip atmosferin oluşmasına neden oldu. Bu dönemden 500 milyon yıl sonrası Akritark adı verilen çok önemli bir fosil grubunun oluştuğu ve ciddi miktarda yaygınlaştığı bir dönemdir. Akritarklar genellikle asit içerisinde çözünmeyen, her türlü küçük yapılı organik yapıya verilen genel isimdir. Örneğin yeşil alglerin oluşturdukları kist yapılarının fosilleri, yumurta kabuğu fosilleri ve benzerleri bu fosil kategorisine girer.

Günümüzden 1.85 Milyar Yıl Öncesi

Prokaryotik canlılardan ilk defa ökaryotik canlılar evrimleşmiştir. Ökaryotlar, zar yapılı organellere sahip, çekirdek zarı bulunan ve prokaryotlara göre daha gelişkin hücrelerdir. Bu hücrelerin, iki prokaryottan birinin diğerini ‘’yemesi ancak sindirememesi’’ sonucu evrimleştiği düşünülmektedir. Evrim hız kazanıyor, ilk hücreden buna 500 milyon yıl geçtikten sonra ökaryotik canlıların ilk büyük âlemi olan protistalar evrimleşmiştir.  Protistalar hem hayvanların, hem de bitkilerin evriminde önemli bir rol oynamıştır. 400 milyon yıl sonra ise okyanuslarda ki gelgit imparatorluğunun yerini fotosentetik canlıların imparatorluğu almıştır. Yeşil algler tüm denizlere yayılmışlardır. Tüm bunlar, dünya’daki oksijen üretimini binlerce kat artırmıştır.

1.2 Milyar Yıl Öncesi

Evrim için oldukça avantajlı bir olay gerçekleşti: Mayoz bölünmenin, yani eşeyli üremenin ilk defa bu dönemde evrimleştiği bilinmektedir. Bu da evrimin hızını arttıracaktır. Aynı zamanda bu dönemde ilk çok hücreli organizmalar evrimleşmeye başlamıştır.

900 Milyon Yıl Öncesi

Çok hücreli canlıların sayısında bu dönemde artış görülmektedir. Bu artış ve çeşitlenme 200 milyon yıl boyunca sürecektir. Ayrıca bu dönemde hayvanlara ait özellikleri taşıyan dinoflagellalılar evrimleşmişlerdir. Bu canlıların, hayvanlar âleminin en ilk üyelerinden olan süngerlerin atası olduğu düşünülmektedir. Güzel geçen 50 milyon yılın ardından soğuk günler bizi bekliyor. Günümüzden 850 milyon yıl önce Dünya’mız muhtemelen’’ (Kartopu Dünya” evresine girmiştir. Yani Dünya’nın tamamına yakını buzullar altında kalmıştır. Bu dönemde de halen çok miktarda fosile rastlanmaz; ancak döneme ait bilgi verecek kadar fosil elimizde mevcuttur; ancak bu kartopu Dünya olayının çeşitliliği ve evrim hızını arttığı veya azalttığı konusunda bir uzlaşmaya varılamamıştır. Kartopu Dünya durumu 220 milyon yıl kadar sürecektir ve bu zaman dilimi bittiğinde zorlu koşullar birçok fosilin de yok olmasına sebep olacaktır.

(Yaşam devam ediyor evrim de öyle. Günümüzden yaklaşık 580 milyon yıl öncesinde, Kartopu Dünya’nın sona ermesiyle birlikte fosilleşme oranlarında artış görülmektedir. Bu fosiller, artık net bir şekilde, çok hücreli, daha karmaşık yapılı hayvanların evrimini göstermektedir. Yani Kartopu Dünya, evrimsel geçmişimizde bir karanlık dönem yaratmaktadır. .Dünyamız her ne kadar soğuk ve karanlık günler yaşasa da umut hep vardır.

Günümüzden 550 Milyon Yıl Önce

Dünya bol oksijenli bir yere dönüşüyor

Dünyamız artık oksijenin bol olduğu bir yer. Atmosferdeki oksijen oranı ciddi miktarda artmaya başlamıştır ve bu dönemde, günümüzdeki değerin üstüne çıkmaya başlar. Bu süreçte atmosferin üst tabakalarına yükselen oksijen gazı yüksek gama ışınları etkisi altında Dünya koşullarında kararsız olan ozon gazına dönüşür ve bu sayede ozon tabakası oluşmaya başlar.

Ozon tabakası tıpkı bir zırh gibi yüksek radyasyonu engeller ve böylece canlılar okyanus dipleri ve denizlerden, karalara çıkma şansını bulurlar. Zira ozon tabakası öncesinde okyanus yüzeyinin 200 metre kadar altından başlayarak tüm karalar ve gökyüzü, yüksek miktarda radyasyona maruz kalmaktaydı. Ancak deniz yüzeyinin 200 ila 1000 metreden aşağısına radyoaktif ışınlar inememektedir ve bu sayede oralar daha güvenlidir; bu döneme kadar canlıların yaşam alanı olmuştur. Yassı solucanlar evrimleşerek beynin ilk örneklerini oluşturmuştur. Ayrıca yassı solucanlar çift yönlü simetrinin ilk örneklerini göstermeye başlayan, oldukça ilkel bir hayvan grubudur. (Böylece Hayvanlar Âlemi iyice çeşitlenmeye başlamıştır.

Ozon tabakasının oluşmasından 8 milyon yılsonrası yani, günümüzden 542 milyon yıl öncesi Kambriyen Patlaması olarak bilinen döneme denk gelir. Kambriyen Patlaması gerçek bir patlama değildir. Sadece bilimsel anlamda bir geçişi ifade eder. Kısaca açıklamak gerekirse, bu dönemde canlıların fosillerindeki çeşitlilik ciddi miktarda bir artış göstermiş ve artık oldukça karmaşık bir ekosisteme ulaşılmıştır. Bu süreç yaklaşık olarak 42 milyon yıl içinde gerçekleşmiştir.

Artık bitkilerin ortaya çıkma vakti. Karasal bitkilerin karaların tamamına hâkim olmaya başlaması günümüzden 490 Milyon yıl öncesine denk gelmektedir. Bir süredir karalarda az çok bulunan bitkiler, gerekli karasal adaptasyonlarını bu dönemde tamamlanması sonucunda hızlı bir yayılım sürecine girmişlerdir. Bu süreçte çok geniş karalar bitkiler tarafından, adım adım fethedilmeye başlanmıştır.

Memelilerin Evrimi

Evrim için küçük ama insanlık için büyük bir adım. Günümüzden 485 milyon yıl öncesine denk gelen dönemde,denizlerdeki çeşitlilik de hızla artmaya devam etmektedir. Artık ilk gerçek omurgalara sahip çenesiz balıklar, kendilerinden önce gelen omurgasızlardan evrimleşmeye başlamıştır. Bu, omurgalıların evrimine atılan ilk adım olmuştur. Omurgalılar daha sonradan balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler sınıflarını oluşturacaktır. 

Omurgalıların Evriminin Kronolojik Sırası

450 Milyon Yıl Önce

Karasal omurgalıların ilk olarak evrimleştiği dönem budur. Denizlerden yavaş yavaş çıkmaya başlayan bu ilk omurgasızlar, günümüz kırkayaklarının atalarını oluşturmaktadır.

440 Milyon Yıl Önce

İlk gerçek çenesiz balıklar bu dönemde evrimleşmiştir. Artık bildiğimiz balıkların ilk ataları olarak görülmektedir. Balıklar, diğer bütün omurgalıların atası konumundadırlar ve bu gruptan ayrılan bir diğer kol, amfibileri oluşturacaktır.

434 Milyon Yıl Önce

Bildiğimiz anlamıyla damarlı bitkilerin karayı işgali bu dönemde başlar. Daha önceden işgal etmiş olan alglerin yerine göl kenarlarında yaşayan damarlı bitkiler gelir. Bu süreçte yine bu türlere mantarlar eşlik eder. Bilim insanları bitkiler ile mantarların bu ortaklaşa kara işgalinin, simbiyotik ilişkilerle kolaylaştırıldığını düşünmektedir. Deniz akrepleri denizlerde yayılmaya başlar. Zırhlı çeneli balıklar evrimleşerek denizlere hakim olmaya başlarlar.

410 Milyon Yıl Önce

Balıklardaki diş oluşumlarına ilk defa bu dönemde rastlanır. Belki de upuzun yıllar boyunca, tüm nesillere aktarılacak olan bu diş yapısı, canlıların evrimi ve evrimsel ilişkileri açısından büyük önem taşımaktadır.

363 Milyon Yıl Önce

Karbonifer Dönemi’ne denk gelir. Karbonifer Dönemi’ne girilmesiyle birlikte artık Dünya’nın kıtaları az çok tanınmaya başlar. Böcekler karaları ve ilk defa havayı işgal ederler. Köpekbalıkları, balıklar arasından sıyrılarak okyanuslardaki besin zincirinin tepesine tırmanırlar. Karalar bitkilerle tamamen kaplanır ve tohumlu bitkiler baskın bitki grubu olmaya başlar.

360 Milyon Yıl Önce: Karadan Suya Geçiş

İlk sudan karaya geçiş

Balıklardan ayrılan bir canlı grubu, deniz kıyılarında yaşamaya başlar ve bu süreçte karalara daha sık çıkılmaya başlar. Denizlerdeki yüksek rekabet, neredeyse hayvanlar açısından bomboş olan kara yaşantısını cazip bir avantaj haline getirmektedir. Bu yüzden karalara daha uzun süreli çıkabilen bireyler avantajlı konuma geçerler. Bu süreçte, balıklardan ayrılan bu kol, akciğerlerin de evrimini mümkün kılarak amfibiler olarak bilinen sınıfın evrimine sebep olur. Amfibiler akciğerlere ve dört bacağa sahip dev bir canlı grubudur ve günümüzde halen yüzbinlerce örneği yaşamaktadır.

20 Milyon yıl sonra ise Amfibilerde ciddi bir çeşitlenme dönemi başlamıştır. Bu dönemde karalarda çok daha adaptif bir şekilde yaşayabilen bu amfibiler, tür sayısı bakımından da ciddi bir artışa geçmişlerdir. Bunun sebebi, hayvanlar açısından boş sayılacak karaların, amfibilerin çeşitlenmesi için bolca alan yaratıyor olmasıdır. Amfibiler karalarda belli bir süre yaşayabilirler, ancak yumurtlamak için denizlere dönmek zorundadırlar, çünkü yumurtaları henüz kara yaşantısına adapte olmamıştır.

Günümüzden 300 Milyon Yıl Önce

bildiğimiz anlamıyla sürüngenlerin tüm özelliklerini taşıyan bir canlının evrimleşmesi ancak bu zamana kadar sürmüştür. Hylonomus isimli cins, bilinen en eski tam sürüngendir.  Günümüz kertenkelelerine büyük ölçüde benzediği düşünülen bu ilk sürüngenlerin keskin dişleri olduğu düşünülmektedir. Vücudu bir zırh gibi kaplayan keratin yapısının deride kullanımı ilk defa burada evrimleşir.

Sürüngen evriminden 25 milyon yıl sonra ise sıra memelilerin tam anlamıyla evrimleşmesinde. Memelilerin evriminde çok büyük rol oynayacak olan, tüm memelilerin atası olarak ele alınan Terapsidler, Sinapsid sürüngenlerden ayrılarak yeni bir evrimsel sürece girerler. Bu canlılar, memelilerin birçok önemli özelliğini taşırlar: kıllara sahiptirler, dik durabilirler, vb. Dolayısıyla sürüngenlerden evrimleşecek olan memelilere doğru ilk önemli adım atılır.

Günümüzden 251.4 Milyon yıl önce ise Dünya’mız tekrardan bir felaketle karşı kaşıya.

Bu dönemde Permiyan-Triyasik Yok Oluşu meydana gelir. O dönemde yaşayan tüm denizel türlerin %90-95’i yok olur. Karalardaki canlılar, bulundukları ortamlar sebebiyle denizdekiler kadar kötü etkilenmezler. (Belki bu “siliniş”, Evrim hızında ciddi bir artışa sebep olmuş olabilir; ancak canlılığın kendini toparlaması tam 30 milyon yıl sürecektir.

Günümüzden 220 Milyon Yıl Önce

Bitkiler hâkimiyet kurmaya devam ediyor. Açık tohumlu bitkiler evrimleşerek karalara hâkim olmaya başladılar. Bitkilerdeki bu uzun süredir süren evrimsel yayınım, otçul hayvanların evrimine hız kazandırdı. Ayrıca bu otçul hayvanların evrimine de yön verdi.  Zira bolca besin bulabilen, ancak otlardan aldıkları enerji miktarı çok düşük olan hayvanlar devasa mideler geliştirmeye başladılar. Bu midelerin evrimine paralel olarak canlıların boyutları iyice büyüdü. Özellikle de dinozorlara giden kolda gerçek bir büyüme başladı.

Otçul dinozorlardaki bu büyüme hızla etçillere de yansıdı. Büyük dinozorları devirebilmek için avcıların da büyümeleri gerekti ve üzerlerinde bu şekilde bir seçilim baskısı oluştu. Bu süreçte ilk sinekler böcekler içerisinde, ilk kaplumbağalar da sürüngenler içerisinde evrimleşmeye başladılar. Memelilerin evriminde ciddi rol oynayan Cynodontların evrimi bu dönemde zirveye ulaşmıştır. Bu dönemde artık çene yapıları modern memelileri temsil etmektedir ve muhtemelen bu dönemde yaşayan memeliler, günümüzdeki tüm memelilerin atalarıdır.

Biraz hızlanarak kronolojik sıralamaya devam edelim..

İlk kanatlı dinozorlar

195 MYÖ: Bu dönemde ilk kanatlı dinozorlar olarak bilinen pterosaurlar evrimleşmeye başladılar. Ayrıca Jurassic Park filmlerinden ötürü oldukça aşina olduğumuz devasa boyutlara ulaşan, metrelerce boyna sahip olan Sauropodlar da bu dönemde evrimleşmeye başlamışlardır. Tahmin edilebileceği üzere bu evrim, birkaç on milyon yıl önce başlayan otçul dinozorların irileşmelerinden kaynaklanmaktadır.

165 MYÖ: İlk vatozların denizlerde bu dönemlerde evrimleştiği tespit edilmiştir. Denizlerde hakimiyet süren devasa dinozorlar, balıklar ve diğer canlılardan ötürü deniz diplerinde kamufle olmanın verdiği avantajla bu canlıların evrimleştiği düşünülmektedir.

155 MYÖ: Geçtiğimiz zaman diliminde meydana gelen geniş evrimsel süreçler ve yayınımlar, bazı ufak canlıların da çok ciddi bir çeşitliliğe doğru yönelmelerine sebep olmuştur. Bunların başında şüphesiz böcekler gelmektedir.( İlk kan emici böceklerin bu zaman dilimin evrimleşmeye başladığı görülmektedir.


130 MYÖ: 
Kapalı tohumlu bitkilerin evrimleşerek hızla yükselişe geçtikleri dönem bu zamanlara rastlamaktadır. Bu çiçekli bitkiler birçok canlının evrimine yön veren bir konumdadırlar.( Özellikle böcekler, bu bitkilerle doğrudan evrimsel bir ilişkiye girerek karşılıklı evrimin en önemli örneklerini vermeye başlamışlardır. Ayrıca bu dönemde en ilkel tatlı su kaplumbağaları evrimleşmeye başlamıştır.

80 Milyon Yıl Önce

Bu dönemde karıncaların en ilkin atalarının evrimleştiğini görmekteyiz. Karıncalar da şüphesiz canlılık tarihi için çok önemli bir basamak olmuşlardır. Ayrıca son birkaç milyon yılda görüldüğü üzere, canlılar arasında kolonileşme, işbirliği ve iş gücü dağılımı gibi özelliklerin evrimleştiği, memelilerin çeşitlendiği görülmektedir. Çevre etkileri, canlıların davranışları üzerinde de ciddi değişimlere sebep olmaktadır.

68 MYÖ: Otçul memelilerin irileşmesine bağlı olarak onlarca milyon yıldır sürmekte olan “büyüme yarışı”, sonundaTyrannosaurus olarak bildiğimiz dev etçil dinozor cinsinin evrimiyle sonuçlanır. Bu dinozor, bilinen en büyük karasal avcı olacaktır ancak çok kısa bir süre hüküm sürebilecektir. Bu cinsin evrimine karşılık birçok av konumuna düşen canlı savunma mekanizmalarını geliştirmek zorunda kalmıştır.

65,5 MYÖ: 10 kilometre çapındaki bir göktaşının bugünkü Meksika civarlarında bulunan Yucatan Yarımadası’na düşmesi üzerine tarihin gördüğü en ciddi kitlesel yok oluşlardan biri yaşanır. Bu yok oluşa Kreatase-Tersiyer Yok Oluşu denir. Bu yok oluş, net bir şekilde kuşlar haricinde dinozorların sonunu getirmiştir. Bu da, devasa hayvanlar olan dinozorların yüksek sıcaklık, düşük oksijen ve besin kaynaklarından faydalanamamasıyla kolaylıkla açıklanabilir. Denizlerdeki yaşantı da ciddi bir tehlikeye girmiş, bütün ekosistem alt üst olmuştur.

65 Milyon Yıl Önce Dünya Evrimi

Büyük Kitlesel Yok Oluş

Devasa kitlesel yok oluşa ilk cevabı bitkiler verebilmiştir. Kozalaklı bitkiler ve ginkgo diğer bir adıyla kız saçıbitkileri yüksek rakıma sahip bölgelerde hızla yayılmaya başlamışlardır. Sıcakkanlı ve küçük olan memeliler de, kayalara ve mağaraların derinliklerine saklanarak göktaşı sonrasında gelen volkanik patlamalardan, aşırı sıcaklardan ve sonrasında güneş ışınlarının volkanik gazlarca kapatılmasıyla başlayan aşırı soğuklardan korunmayı başarabilmişlerdir.

Ayrıca birçok canlı leşinin oluşmasından ötürü memeliler bolca besin bulabilmeye başlamışlardır. Bu süreçte vahşi ve karşı konulamaz dinozorların yok olması, memeliler için sonsuz bir ortam yaratmıştır. Bu sayede hızlı bir şekilde memelilerin hâkimiyeti başlamıştır. Ayrıca küçük cüsseleri ve çok derin yuvaları sayesinde karıncalar da bu dönemi hızla atlatabilen bir diğer omurgasız grubu olmuştur.

60 MYÖ: Besin kaynakları genellikle sabit bölgelerde toplandığı ve büyük yok oluşun etkilerinin atmosferde hala sürdüğü dönemlerde, dinozorlardan geriye kalan son izler olan kuşlar arasında, uçamayan kuşlar evrimleşmeye ve çeşitlenmeye başlamışlardır. Bu zamanda, primatların da en ilk atalarının evrimleşmeye başladığı bilinmektedir.( Bu atalar, kemirgen memelilerden ayrılarak evrimleşmiştir. Plasentalı memeliler, etçil memeliler, böcekçil memeliler de bu dönemde evrim hızlarını arttırmışlar ve ciddi bir çeşitliliğe sebep olmuşlardır. Bütün etçil memelilerin atası olacak olan miyasidler bu dönemde halen hayattadırlar.

55 Milyon Yıl Önce Dünya Gelişimi

İlk kuş türleri

Modern kuş türlerinin ataları ilk olarak bu dönemde evrimleşmeye başlamışlardır. İlk şarkı söyleyebilen kuşların, papağanların, serçelerin ve ağaçkakanların ataları bu dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır. Memeliler, son birkaç milyon yıldır sürdürdükleri hâkimiyeti bir adım öteye götürerek denizlere de hâkim olmaya başlamışlardır. Tıpkı sürüngenlerin ve dinozorların egemen olduğu dönemde olduğu gibi, memeliler de denizlere dönüş yapmışlardır.

52 MYÖ: Bu dönemde ilk uçan memelilerin (yarasaların) ataları evrimleşmeye başlamıştır. Uçan memelilerin evriminin ana sebebinin avcı baskısının artması, ağaçlar üzerinde yaşama adapte olan canlıların düşmeye karşı adaptasyonlar geliştirmesi, vb. sebepleri olduğu düşünülmektedir.

30 MYÖ: Bu dönemde primatlarda önemli bir diğer ayrım meydana gelir. Kuru burunlu primatlar Yeni Dünya Maymunları (Platyrrhini) ve Catarrhini olmak üzere iki büyük dala ayrılır. Yeni Dünya Maymunları uzun kuyruklar evrimleştirirler ve renk körüdürler. Afrika’dan Güney Amerika’ya 700 kilometrelik bir açıklıktan odun ve raft parçaları üzerinde geçtikleri düşünülmektedir. Catarrhiniler ise Amerika ile Afrika ayrılmayı sürdürdükçe Afrika’da kalan gruptur ve insanların evrimi için önem taşımaktadırlar

25 MYÖ: Memelilerin evrimi bu dönemde de hızlanarak sürmüştür. Bu süreçte bu bireyler üç renkli görüş özelliğini evrimleştirmişlerdir. Bu cinsin catarrhine primatların en eski ortak atası olduğu bilinmektedir

20 MYÖ: Yine büyüme yarışı, zürafaların atalarını ve dev boynuzlara sahip geyiklerin evrimini sağlamıştır. Ayrıca bu dönemde kuşların da çeşitliliğinde ciddi bir artış görülmektedir.

15 Milyon Yıl Önce Dünya Memelileri

Mamutlar

Büyüme yarışından kendi üzerine düşeni alan bir diğer memeli de devleşen Mastodonlardır. Mamut olarak bilinen bu cinsin, bildiğimiz mamutların atası olduğu bilinmektedir. Ayrıca keseli memelilerin farklılaşması ve türleşmesi sonucunda kanguruların ilkin ataları bu dönemde evrimleşir. 

10 MYÖ: Birkaç on milyon yıl önce evrimleşmeye başlayan çimenler, hızla çeşitlenerek bütün Dünya’ya yayılırlar. Böylece çimenlik alanların ve savanaların sayısı ciddi miktarda artar ve canlıların temel yaşam alanlarından biri haline gelir. Bu, böceklerin evrimini tetikler ve çok ciddi bir çeşitlenme yaşanır.( Özellikle büyük yok oluşu atlatabilen karıncalar ve termitlerin tür bazında sayısında kritik bir artış olur. Bu noktada primatlarda yine önemli bir ayrım gerçekleşir: Goriller, insanlara ve şempanzelere giden evrimsel süreçten ayrılarak kendi evrimsel patikalarına girerler.

6 MYÖ: İnsanlar ve şempanzeler bu dönemde birbirlerinden ayrılırlar. İlk Australopithesinler evrimleşir ve çeşitlenir.Orrorin ve Ardipithecus bu dönemde yaşayan önemli insansı cinslerdir. Ancak hala insanların temel özelliklerini görmek pek mümkün değildir. 

5,6 MYÖ: En ilkin insansılardan biri olan Ardipithecus kadabba bu dönemde evrimleşmiştir. Bu, insansılara doğru atılan en net adımlardan biridir.

2.5 Milyon Yıl Önce Dünya Üzerindeki Yaşam

Kılıç dişli kedilerin en önemli örneklerinden biri olan  Smilodon bu dönemde evrimleşmiştir. İlk Homo cinsine bu dönemde rastlanır. Bu cinse ait Homo habilis, bilinen en eski insan türüdür. İlk taş aletlerin kullanımına bu dönemde rastlarız. Homo ergaster ise Homo habilis‘ten evrimleşen bir türdür. Ona göre daha iri ve daha karmaşık yapılıdır. Bu evrim de göreceli olarak kısa bir zamanda meydana gelmiştir.

2 MYÖ: İnsanların evrimindeki en kritik dönemeçlerden biri olan Homo cinsine ait ilk bol fosil kayıtları bu dönemlere aittir. Bu sırada bitkilerin evrimi de hızla sürmektedir. Örneğin kozalaklı bitkilerin türlerinde ciddi bir artış görülür.

1,8 MYÖ: Afrika’da Homo erectus evrimleşir. Günümüz modern insanlarına gerçekten fazla derecede benzeyen bu tür, günümüz modern insanlarının beyinlerinin %74’lük, daha küçük bir versiyonuna sahiptir. Alnı daha dar ve dişleri daha küçüktür. 

1,5 MYÖ: Ateşi ilk defa kontrol altına alan ve Homo georgicus‘tan evrimleştiği düşünülen Homo ergaster bu dönemde ortaya çıkmıştır. 1,9 metrelik bir boya sahip olan bu türün koyu bir deri rengine sahip olduğu bilinmektedir. Buna paralel olarak kılların kaybedilmesi de hız kazanır. 

1.2 Milyon Yıl Önce Dünya İnsanları

Homo antecessor

İnsanların ve Neandertaller’in en eski atalarından biri olan Homo antecessor bu dönemde evrimleşir.

600.000 YÖ: İnsanlara giden kolda önemli bir diğer dönemeç olan Homo heidelbergensis bu dönemde daha da belirginleşmiştir. Bu yeni türün, insanlar ile Neandertaller’in en yakın ortak atası olduğu bilinmektedir.( Morfolojik olarak Homo erectus türüne oldukça benzeyen bu tür, daha büyük bir beyin hacmine sahiptir ve günümüz insanlarının %93 hacmindeki bir beyne sahiptir. Ayrıca keşfedilen bireyler oldukça uzundur, yaklaşık 1,8 metre boyundadırlar. 

350.000 YÖ: Günümüz modern insanlarının en son, en yakın akrabası olduğu bilinen Neandertaller bu dönemde ilk olarak evrimleşmeye başlamışlardır.

200.000 YÖ: Anatomik olarak bugünkü insanlara benzeyen ilk insanlar Afrika’da evrimleşirler. Yani en eski Homo sapiens bireyleri bu dönemde evrimleşmiştir.

160.000 YÖ: Etiyopya bölgesinde evrimleşen Homo sapiens idaltu alt türü (ilk ölüm sonrası ritüellerini gerçekleştirmiş, su aygırlarını katletmiş bir türdür. Anatomik ve davranışsal açıdan modern insanlara en yakın olan türdür.

150.000 YÖ: Günümüzde yaşayan bütün insanların ortak atası olan ve Mitokondriyal Havva olarak anılan dişi insan, bu dönemde yaşamıştır. Dünya üzerinden alınacak her insan genomunun geriye doğru takip edilmesi, bu dönemde yaşamış bireylerde kesişecektir.

50.000 Yıl Önce Dünya

150 bin yıl boyunca evrimlerini belirli bir yönde sürdüren insanlar, sonunda Afrika’dan çıkarak Dünya’nın diğer bölgelerinde koloniler kurmaya başlarlar. Bu süreçte, günümüz Almanya’sı bölgesinde karşılaştıkları Neandertal insanlarını yok etmeye başlarlar. Ancak bu süreçte, onlarla cinsel ilişkiye de girerek gen karışımına sebep olurlar. Ayrıca Asya’da da evrimleşmiş olan birçok insansı, modern insanlar tarafından katledilir.

30.000 YÖ: Neandertaller, insanların kıyımına 20.000 yıl boyunca dayanabilirler. Neandertal’lerin soyu bu dönemde tamamen tükenir.

12.000 YÖ: Homo florensiensis türünün soyu tükenir. Bu tür, Homo sapiens ile birlikte hayatta kalabilen son tür olmuştur. Onların da tükenmesiyle geriye bir tek Homo sapiens kalır.

11.000 Yıl Önce Dünya Üzerindeki Canlılık

Atların bugün de yaşayan türleri haricindeki onlarca türü Dünya çapında yok olur. Bu soykırımların insanlarla bir ilgisi olup olmadığı halen araştırılmaktadır; ancak doğal sebepler ve çevreyle ilgili durumlar da buna sebep olmuş olabilir. Zira bu dönemde bir Kartopu Dünya durumu daha yaşanır ve bu süreç, tüm hayvanlar için ciddi kırımlara sebep olmuştur. İnsanlar da buna dâhildir.

10.000 YÖ: Son Buzul Çağ’ın sona ermesiyle birlikte, birçok türün yok olduğu ve türlerin bireylerinin sayıca çok azaldığı görülür. Yine, buna da insanlar dâhildir. Smilodon cinsi tamamen yok olmuştur. İnsanların sayısı çok azalmış ve halen de azalmaktadır. Ayrıca son Kıllı Mamut olarak bilinen Mammuthus primigenus türünün soyu tükenir. Tüm bunlar, ciddi iklimsel değişimlerden kaynaklanmaktadır.

4.500 YÖ: Alaska bölgesinde küçük popülasyonlar halinde hayatta kalmayı başarmış olan Küçük Mamut türlerinin de soyu tükenir. Tüm bu tükenişler, iklimsel değişimlere adapte olunamamasından kaynaklanmaktadır.

476 YÖ (1936): En ilkin keseli hayvan türlerinden biri olan Thylacinler, milyonlarca yıldır var olmalarına rağmen, korunamyarak yok olurlar. Son örnekleri Tazmanya’daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştür.

Muhammed Uyansız

Muhammed, Psikopatoloji Bilimi platformunun sürekli içerik üreticisidir. Bir Homo sapiens sapiensten daha fazlasıdır. 11 Ekim 1997 doğumlu olan Muhammed şuan Artuklu üniversitesi hemşirelik son sınıf öğrencisidir. Ve kendini tanımlarken şunu kullanır; "Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir."

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir