Amfibi Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Amfibi kelimesi en basit tanımıyla hem suda hemde karada yaşamaya adapte olmuş hayvanlar demektir. Latincede ”Amphibia” kelimesi ”iki yaşamlılar” veya ”iki yaşayışlar” anlamına gelir. Amfibi türler genelde kurbağa veya bazı semender türleri gibi memeli olmayan soğuk kanlı hayvanları içerir. Soğuk kanlı hayvan; vücut ısısının ortama göre değiştirebilen canlılar için kullanılır ve sadece memeli türler sıcak kanlıdır. Örneğin insanların vücut ısısı değiştiğinde sonu ölümle bitebilir. Bu durum soğukkanlı hayvanlar yani amfibi türler için geçerli değildir.

Vahşi doğada ortalama 3.500’den fazla amfibi tür bulunur. Çoğu amfibi canlı hayatına su da başlayarak akciğerleri ve uzuvları gelişerek karaya adapte olmaya başlarlar. Örneği kurbağalar larva olarak ilk su içinde hayatlarına başlar. Bu küçük halleriyle kurbağa yavruları balıklar gibi solungaçları ile nefes almaya başlar. Ardından metamorfoz olarak bilinen bir işlemle zamanla akciğerleri gelişerek karaya adapte olurlar. Amfibi türler üç sınıfa ayrılır.

  • Kuyruksuz iki yaşamlılar (Anura) takımından türler kurbağa olarak bilinr.
  • Kuyruklu iki yaşamlılar (Caudata) takımından türler semender olarak bilinir.
  • Ayaksız iki yaşamlılar (Gymnophiona) takımından türler Türkiye’de yaşamadığından halk tarafından verilmiş adları da yoktur.

Yukarıda bahsedilen amfibi sınıflandırmasına yazımızın ilerleyen bölümlerinde değineceğiz. Bunlardan önce nasıl geliştiklerine ve diğer özelliklerine bir göz atmamız gerekiyor.

Amfibi Türler

Amfibiler Nasıl Gelişiyor?

Yaklaşık 400 milyon yıl önce devoniyen döneminde amfibiler balıklardan evrimleşmiştir. Bu evrimsel sebebin temel nedeni, göletlerin veya ırmakların kurumasından kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak bu dönemde bazı balıklar nesillerini devam ettirmek için karaya çıkmayı denedi ve karada hareket edebileceği ayaklarını, bununla birlikte akciğerlerini zamanla geliştirmeye başladı. Tabii bu süreç bir anda olmadı, kuraklıkla beraber sularda biten besin maddeleri balıkları karaya yönlendirmeye başladı. Karada beslenen bu türler, çiftleşmek için sulara geri döndü. Böylece ilk iki yaşamlılar yani amfibi türler oluşmaya başladı.

Amfibilerin Başlıca Özellikleri

Amfibiler, hem balıklardan hemde sürüngenlerden bazı özellikleri almış canlılardır. Örneğin ilk doğduklarında bir balığın özelliğini taşırken, ileri ki dönemlerde bir sürüngen gibi davranmaya başlarlar. Tabii ki bu davranış özelliği zamanla gelişen fizyolojik değişimlerden kaynaklanıyor.

Amfibi türler genelde bataklıklarda, ırmaklarda, akarsu kaynaklarında veya göllerde yaşamak zorundadırlar. Çünkü vücut derileri güneşe karşı çok hassastırlar. Eğer hassas derilerini belirli vakitlerde nemlendirmezler bu durum dehidrasyona neden olur ve ölümle sonuçlanabilir.

Amfibi türler solunumu derilerinden de yapabilirler. Derileri gaz değişiminde ve su emiliminde önemli rol oynar. Çünkü amfibilerin akciğerleri çok iyi gelişmez. Bu durumda yeterli oksijen vücut için sağlanamadığından deri oksijen solumak için göreve başlar.

Bazı amfibi türler zehirli olabilir. Bunun en büyük örneği Amazon Yağmur Ormanlarındaki zehirli ok kurbağalarıdır. Zehirli ok kurbağalarının zehirleri o kadar kuvvetlidir ki, derisine dokunduğunuz an sizi saniyeler içinde öldürülebilir. Yinede bu özelliği insan karşısında önemini yitirmiş ve av olması engellenememiştir. Amerika’nın yerlileri eski zamanlarda avlara çıkarken, büyük hayvanları öldürebilmek için zehirli ok kurbağasının derisini mızraklarına sürerlermiş.

Amfibiler 3 Sınıfa Ayrılır

Kuyruksuz İki Yaşamlılar (Anura)

Bu sınıf en büyük amfibi grubunu oluşturur ve en az 3.000 türü mevcuttur. Bu grup kuyruktan yoksundur ve sıçramak için güçlü uzun bacaklara sahiptirler. Anura amfibileri kısaca kurbağalardır. Her ne kadar kuru ortamda yaşamaya alışmış olsalar da genelde suyun bulunduğu ortamdan ayrılmazlar. Genel olarak anura amfibileri, böcekler gibi omurgasız canlılarla beslenirler. Ancak küçük memeliler veya kuş gibi hayvanlarla da beslendikleri görülmüştür.

Altın renkli ok kurbası zehirli bir türdür ve kuyruksuz iki yaşamlılar içinde yer alır.

Kuyruklu İki Yaşamlılar (Caudata)

Kuyruk iki yaşamlılara semenderler giriyor. En büyük semender1.5 metreyi bulurken en küçük semender 10 santimetre kadar küçüktür. Genelde bu canlılar nemli torak ve kaya parçaları etrafında yaşamını sürdürür. Çoğunlukla böcekler ve solucanlar işe beslenirler. Bu canlılarında hem akciğerleri, hemde solungaçları bulunur. Bazı türleri çamur içinde yaşamaya bayılır.

Kırmızı karınlı japon semenderi kuyruklu iki yaşamlılar içinde yer alır.

Ayaksız İki Yaşamlılar (Gymnophiona)

Ayaksız iki yaşamlılar toplamda 205 türden oluşur ve Türkiye sınırları içinde genelde görünmezler. Genel olarak solucan demekte doğru olabilir ancak değillerdir. Daha çok yılanımsı ve solucanımsı bir canlıdır.

Ayaksız iki yaşamlılar.

Amfibi Türlerin Önemi

Kurbağa gibi amfibiler, yaşadıkları ekosistemin dengesi için hem bir av hemde bir avcı olarak yaşamsal öneme sahiptir. Zararlı böceklere karşı kurbağalar en büyük biyolojik silahlardır. Bundan dolayı tarıma fayda sağlarlar. Ayrıca kurbağalar birçok toplumda kutsal canlılar olarak görülür. Bazı kurbağalarda araştırma merkezlerinde ilaç yapımı gibi araştırmalar için incelenir. AİDS gibi hastalıklarda önemli bir yeri olacağı düşünülüyor.

Amfibilerin Varlığına Dair Başlıca Tehditler

Günümüzde amfibi türlerin sayısı çeşitli nedenlerden dolayı sürekli azalma göstermiştir. Sularının kirlenmesi ve habitat alanlarına daha fazla girilmesi zarar görmelerini sağlamıştır. Ayrıca mantarlar kurbağalar için büyük bir tehlike oluşturuyor. Amfibi türler, yani iki yaşamlılar besin pimadinin tam ortasında duruyor. Eğer onların rahatsız edici seslerini göllerde ve akarsular da duyamazsak büyük sorun var demektir. Mantar türlerinden biri olan Batrachochytrium dendrobatidis, iki yaşamlıları tehdit ediyor. Sadece bu değil, diğer mantar türleri de amfibi türlerin neslini dünya üzerinden silip atacak güçte tehdit ediyor. Bu güne kadar 350-500 türü etkiledi ve yok olmasına neden oldu. Geleceğimiz günlerde 90 türü daha etkileyeceği, hatta nesillerini tüketeceğini düşünüyor. Bu 90 tür içinde en az 6 tür kurbağa Türkiye de bulunuyor. 

You may also like...

3 Responses

  1. Şeyda dedi ki:

    Merhaba, bilgi için teşekkürler. Emeğinize sağlık. Kaplumbağaları örnek olarak vermişsiniz ama onlar sürüngendir.

    • Koray Yılmaz dedi ki:

      Merhaba Şeyda, bir karışıklık yapılarak ”kurbağa” demek yerine ”kaplumbağa” denilmiş. Yazının o bölümü geri bildiriminiz ile düzeltildi. Çok teşekkür ederiz.

  2. Halit O. dedi ki:

    Merhaba, yazdığınız yazıyı okumak çok keyifliydi.

    Bazı yerlerde gramer ve çekimler ile ilgili sorunlar olsa da bu tarz bir bilgi metnini bulup okuyabildigim için mutluyum.

    Başarılar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir