Galapagos Adaları: Evrim Laboratuvarı

Galapagos Adaları, büyüleyici bir jeolojik geçmişi olan, benzersiz bitki ve hayvan yaşamına sahip, karmaşık bir ekosistemi içinde bulunduran takım adalarıdır. Galapagos adaları bitki örtüsü ve faunası sayesinde ünlü evrim bilimci Charles Darwin’e ilham kaynağı olmuştur. Her yıl binlerce turist ve bilim insanı, adalarda bulunan vahşi yaşamı daha yakından incelemek için bu bölgeye akın ediyor.

Coğrafyası

Galapagos Adaları, 13 büyük ada, 7 küçük ada ve 125 adacık veya kaya parçasından oluşuyor. Ekvator sahilinin 1.000 km uzağında bulunuyor. Coğrafya içinde bulunan en büyük ada Isabela adası, yaklaşık 4.670 metre kare alanı kaplar ve 1.707 metre yüksekliğe ulaşır.

Galapagos Adalarının haritasını görmektesiniz. En büyüğü Isabela adasıdır.

Jeolojik Oluşumu

Galapagos Adaları, Güneydoğuya hareket eden Nazca tektonik plakası üzerinde bulunan volkanik adalardır. Volkanlar sayesinde adalar 3 ila 4 milyon yıl önce oluşmaya başladı. Halen daha bu volkanlar aktiftir. Sadece Isabela adasında altı ayrı volkan bulunuyor. 1990’dan beri 3 ayrı adada 6 volkan patlaması yaşandı.

Galapagos Adaları’nın İklimi

Tropikal ormanların hüküm sürdüğü bir kuşakta bulunuyor olsa da Galapagos Adalarında yemyeşil yağmur ormanları bulunmaz. Adalar üç büyük okyanus akıntısının kesiştiği noktada bulunuyor. Bu yüzden genelde ne çok soğuk nede çok sıcak bir iklim görülüyor. Genelde iki tip mevsim yaşanıyor. Bunlardan biri Temmuz ve Aralık ayı boyunca sürüyor ve kurak mevsimi yaşatıyor. Yer yüzeyinde sis görülse dahi bunlar yağmura neden olmuyor ve yağışlar çok düşük seviyelerde kalıyor. Yılın Mart ve Nisan ayları ise yağışın en yüksek olduğu dönemlerdir.

Galapagos Adaları her 2 ila 8 yılda bir El Nino doğa olayından ekleniyor. El Nino, atmosfer kaynaklı bir okyanus olayıdır. 19. Yüzyılın sonlarına doğru yaşanan El Nino olayları oldukça yıkıcı geçmiştir. Deniz iguanası popülasyonu yaklaşık olarak %90’lara kadar azaltırken, penguen popülasyonu da %75’lere kadar düşmüştür. Bu arada deniz iguanaları sadece Galapagos Adalarına özgü bir türdür. Başka bir yerde deniz tabanında yaşayan iguana görmeniz mümkün değildir.

Okyanustan Çıkan Dev Kertenkele: Deniz iguanaları Galapagos Adalarına özgü bir türdür.

Galapagos Adaları Bitkileri

Yaklaşık olarak 600 bitki türü Galapagosa özgüdür. Bu da orada bulunan bitkilerin yaklaşık %30’unun endemik olduğu anlamına gelir. Yani dünyanın başka bir noktasında bulunmaz. Ayrıca 800 kadar bitki türü istilacı olarak sınıflandırılır. İstilacı bitkiler diğer bitkilere ve hayvanlara zarar verir.

Genel olarak adalarda 3 tip bitki örtüsü alanı vardır. Kıyı, kurak ve nemli alanlar olarak 3 bölüme ayrılır. Bu bitki örtüleri birazda yükseltinin etkisiyle farklılık gösterirler. Örneğin kıyı bölgelerin bitki örtüsü mangrov ağaçları ile kaplıdır. Ağaçlar, iguanalara, penguenlere, kuşlara, deniz aslanlarına ve deniz kaplumbağalarına üreme ortamı sunar. Ağaçların kökleri ise karidesler, yengeçler ve bazı balık türleri için koruyucu bir güvenli alan oluşturur.

Kurak bölge diye adlandırılan alanlar tıpkı çöl ortamı gibidir. Kıyı şeridinden başlayıp 60 metre yükseğe kadar devam eden alanı oluşturur. Bu alanlarda yeşillik görmek çok mümkün değildir genelde bazı ot türleri ve yapraksız çöl çalıları gibi bir takım bitkiler bulunur. Eğrelti otları bu bölge içinde oldukça baskındır.

Daha yukarılara çıkıldıkça nemli alanlar ortaya çıkar yaklaşık 300 metreden sonra verimli toprakları görmek mümkündür. Bazı insan toplulukları buralarda tarım yapabilmek için alan temizlemesi yapmıştır. Ayrıca bu bölge nesli tükenmekte olan birkaç bitki türüne ev sahipliği yapar. Kısaca Galapagos Adalarının kendine özgü eşsiz bir bitki örtüsü bulunuyor.

Galapagos adalarında bulunan büyük bir kaplumbağa.

Galapagos Hayvanları

Galapagos, dev kaplumbağalar, iguanalar, Darwin’in ispinozları ve Galapagos penguenleri gibi benzersiz canlılar ile ünlüdür. Adalarda bulunan kuşların yaklaşık %80’i, sürüngenlerin ve kara memelilerin %97’si, deniz canlılarının en az %20’si Galapagos Adalarına özgüdür.

Galapagos Adalarında bulunan kaplumbağalar dünyanın en büyükleridir ve 250 kg ağırlığı rahatlıkla geçebilirler. Ayrıca dünya üzerinde en çok yaşayan kaplumbağalarda burada bulunur. 170 yıl kadar yaşamış olan nice kaplumbağa adada huzurlu bir şekilde hayatlarına devam etmektedir. Adalarda ortalama 20.000 ila 25.000 arası kaplumbağa bulunuyor. Bu zamana kadar 4 türün nesli çoktan tükendi. En son 2012 yılında Chelonoidis abingdoni’nin hayatta kalan son üyesi de Galapagosa veda etti. Kaplumbağaların ölmesinde en büyük iki etken istilacı türler ve iklim değişikliği olarak gösteriliyor.

Dünya üzerinde tek deniz igunası Galapagosa özgüdür. Bunun harici 3 kara iguanası türüde sadece Galapagos sınırları içinde bulunur. Deniz iguanaları yaklaşık 1.2 metre uzunluğa ulaşabilirler. Bu canlılar amfibi türler gibidir. Karınlarını denizlerde doyururlar ve bir yırtıcı ile karşılaşmaları oldukça düşüktür. Ancak çiftleşme dönemlerinde tekrar karaya çıkarlar. Onlar için kara çok daha tehlikelidir. Çünkü deniz ortamına göre daha fazla yırtıcı türle karşılaşmak durumunda kalırlar. Pek çok doğal sebepten ötürü nesilleri oldukça düşüş kazanmış olsa bile son yıllarda yapılan koruma çalışmaları nesillerinin çoğalmasına katkı sağlamıştır.

Bir diğer yırtıcı ve ağır siklet tür deniz aslanlarıdır. Hatta onlar için adaların en büyüğü demekte doğru olur çünkü ağırlıkları 250 kilogramdan daha fazla basıyor. Genelde deniz aslanları kıyı şeridinde güneş karşısında keyif sürmekle geçirir vakitlerini. Deniz aslanları da bir süre nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. 1800 yıllardan sonra bu canlıların kürkleri o kadar değerli oldu ki avlanmanın önüne geçilmesi için bir şeyler yapılması gerekiyordu. Yetkililerin olaya el atması ile günümüzde deniz aslanlarının popülasyon durumlarının iyi olduğu düşünülüyor.

Galapagos denizlerinde 544 balık türü tespit edilmiştir. Bunlardan en az 79 tür sadece bu bölgeye aittir. Diğer 452 tür ise yine buralara aittir ancak endemik değildir. Dünyanın başka yerlerinde görülebilirler. Ayrıca bu bölgede köpekbalığı gibi ağır deniz memelileri de yaşamaktadır.

Adalara Özgü Kuşlar

Adalarda 29 kara kuşu türü yaşamaktadır ve bunlardan 22’si sadece Galapagos Adalarına özgü endemik türlerdendir. Endemik türlerin 13’ünü Darwin’in ispinoz çeşitleri, 4’ünü alaycı kuş çeşitleri oluşturur. Adalardaki en yüksek popülasyona sahip kuş türü ispinozlardır. Darwin tarafından belirtildiği gibi bu kuşlar birbirine çok benzerdi ama aynı değildi. Hepsinin gaga şekli, beslenme diyetleri ve büyüklükleri birbirlerinden farklıydı.

Bu adalarda 6 endemik türde deniz kuşu bulunuyor. Galapagos pengueni (Spheniscus mendiculus), uçamayan karabatak (Phalacrocorax harrisi), kuşların en büyüğü olan albatros (Phoebastria irrorata), Galapagos kuşu (Pterodroma fajeopiji), martı (Leucophaeus fuliginosus) ve yine pek oraya özgü olan başka bir martı türü (Creagrus furcatus) vardır.

Galapagos pengueni ekvatorun yakınında yaşayan tek penguen türüdür. Yaklaşık sayıları 2000 olan penguenlerin bir kısmı Isabela adasında diğer kısmı Fernandina adasında yaşıyor. Penguenlerin nesli El Nino olayları sırasında oldukça düşüşe geçti. Şu an tam olarak nesillerinin durumu bilinmiyor. Tekrar yaşanacak olan bir doğa olayı nüfuslarını büyük ölçüde etkileyebilir.

Galapagos pengueni.

Galapagos Adalarının Tarihçesi

Adaların keşfedilme tarihi tam olarak bilinmese de elimizde kanıt olarak gösterebileceğimiz belgeler bulunuyor. Bazı kaynaklar Amerika kıtasını ilk keşfeden Kristof Kolomb’dan önce yerli halkın Galapagos Adalarını ziyaret ettiğini savunuyor. Ancak her şey bununla sınırlı değil. Gemisinin rotasını kaybetmesi üzerine Avrupalı ​​Fray Tomás de Berlanga’nın bu adalara ulaştığı belirtiliyor.

Cornell Üniversitesi’ne göre adalar ilk kez Gerardus Mercator ve Abraham Ortelius tarafından 1570’de ulaşıldığını ve Insulae de los Galopegos yani Kaplumbağa Adası ismini koyarak haritalarda gösterilmeye başlandığını savunuyor.

Ardından İspanyolların en güçlü imparatorluk dönemlerinde korsanlar bu adaları bir üst olarak kullanmaya başladı. Korsanlar uzun bir süre burada kalmayı sürdürdü ve 18. yüzyılın başlarında korsanların yerini balina avcıları almaya başladı. Bunlarında korsandan pek bir farkı bulunmuyordu. Geldikleri an sadece balinaları öldürmekte yetinmediler, kuşlara, foklara ve kaplumbağalara bile saldırdılar. 19. Yüzyıla gelindiğinde 200.000 deniz kaplumbağası çoktan telef olmuştu ve bu şekilde devam edilseydi 19. Yüzyılın sonlarına kadar kürklü fokların nesilleri tamamen bu bölgeden silinecekti.

Daha sonraları bu topraklar üzerinde koloniler kurulmaya başlandı, balıkçılık için gelindi, el konulmalar yaşandı. Galapagos adaları eşsiz ekosistemiyle insanlığı kendine çeken geç fark edilmiş bir cennet gibiydi. 1959’da bu alanların korunması için UNESCO tarafından toprakların %97’si milli park olarak ilan edildi. Topraklara 25 bin kişilik kalıcı bir nüfus oluşturuldu, bölgeler verildi. İnsanların yaşadığı alan Galapagos Adalarının sadece %3’lük kısmını kapsıyor.

Darwin ve Evrim

Evrimin babası olarak tanınan Darwin, aslında eğitimli bir jeologdu. Darwin 1835’de Galapagos’a inmeden 4 yıl boyunca Amerika kıyılarında dolandı. Bu bölgelerde çeşitli iklim tipleri ile karşılaştı ve yeni canlılar tanıdı. Her gezdiği yer onun için ayrı bir deneyimdi. En sonunda rotasını Galapagos Adalarına çevirme kararı aldı.

Darwin Galapagos’a gelene kadar yaratılışa inanan bir insandı, ancak yolculuk yavaş yavaş fikirlerini değiştirdi. Gördükleri şeylerin bir anda puff diye ortaya çıkması ona saçma gelmeye başlamıştı.

Darwin bu yolculuktan eve geldikten 23 yıl sonra, bazı özelliklerin neden gelecek nesillere aktarıldığını daha net bir şekilde açıklayacak, doğal seçilimin temellerini atacaktır. Bu düşünce ilk başlarda her zaman olduğu gibi bazı kesimlerce kabul edilmese de günümüzün en sağlam bilimsel teorilerinden biri olacaktı.

Çevresel Tehditler ve Koruma Çalışmaları

Galapagos Adalarına karşı başlıca tehditler; İstilacı bitki ve hayvan türleri, artan turizm, demografik büyüme, yasa dışı balıkçılık, küresel ısınma ve yönetimsel sorunlar.

Bunlar arasında göze çarpan sorunlardan biri istilacı bitki ve hayvan türlerinin tehdit oluşturması. İstilacı türler; başka bir bölgeden gelip, o bölgedeki bitkinin ya da hayvanın besinini tüketmesi, yerli canlıyı öldürerek onun yerine geçmesine verilen isimdir. Örneğin turistler bu bölgelere gelirken yanlarında farklı tohum ya da bitki türleri taşıyor. Bu sorunun çözülmesi için turistlerin ve çevre halkın yeteri kadar bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir.

Yasa dışı balıkçılıkta önemli bir tehdit unsudur. Yapılan kaçak balıkçılık neticesinde bölgede bulunan köpekbalığı ve fok nüfusu oldukça düşmektedir. Bunların yanı sıra diğer balık türlerinin neslinin tükenmesinde de büyük rol oynamaktadır.

Galapagos Adalarında sorun olan diğer bir etken turist sınırının olmaması. 2015 yılında bu adalara sadece 250.000 turistin ziyaret ettiği biliniyor. Eğer yasalar gerekli sınırlamaları getirmezse önümüzdeki yıllarda turist oranının istikrarlı bir şekilde artacağı tahmin ediliyor.

Artan turist sayısı demek, insan nüfusunun kontrolden çıkarak daha fazla el değmemiş alana gireceği anlamına geliyor. Bununla sınırlı kalmıyor daha fazla insan demek inşaat demek, kirli su demek, yakıtlı araçlar demek. Ayrıca bölgeye soktukları değişik maddeler ve çöp, işi daha dayanılmaz kılıyor.

Ayrıca gelen turistler Galapagos Adalarına istilacı türleri taşıdığı gibi başka bölgelere de istilacı türleri taşımaktadır. Örneğin geceyi teknesinde geçiren turistler, gece karşılaştıkları böcekleri yanlarına almak isteyip başka bölgelere götürüyorlar. Galapagos Adalarına ait olan türler diğer bölgeler için zarar oluşturur ve istilacı böcek konumuna düşer.

Şu Yazıları da Okuyabilirsiniz:

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir