İnka Medeniyeti Hakkında Her Şey

İnka medeniyeti, Güney Amerika’da, And Dağları çevresinde kurulmuş büyük bir imparatorluktur. 15. yüzyılın sonlarına kadar tüm toprakları İspanyollar tarafından işgal edildi. 1572 yılına gelindiğinde son şehirleri olan Vilcabamba’yı, İspanyollara son ana kadar direnip bıraktıktan sonra bu gelişmiş imparatorluk tarih sahnesinden silindi. İnka medeniyeti 12. yüzyılda küçük bir beylik olarak kurulmuş, 1493 yılında büyük bir imparatorluğa dönüşmüştür. Bu toplumun ilk olarak nerede ortaya çıktıkları tam olarak bilinmemektedir.

İnkalar gelişmiş bir medeniyetti, kanallar sayesinde suları şehirlerine çektiler, tarım alanları oluşturdular, 200 yapıdan oluşan nefes kesici bir antik kent kurdular. Bilim insanları hala bu yapıların işlevini çözmeye çalışıyor. İnkalar bunları yaparken herhangi bir para birimi kullanmadılar, demiri işlemediler, hatta bir yazı sistemi bile geliştirmediler. Bu yüzden İnkaların tarihini onlardan kalan eserlere bakarak değil, İspanyolların, İnkalar hakkında yazdıklarından öğreniyoruz.

Kökenleri ve Genişlemeleri

İnka medeniyetinin, günümüz Peru’nun güneyinde yer alan Cuzco kentinde ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bazı efsanelere göre güneş tanrısı Inti, Manco Capac’ı inka şehrini kurması için 1200 yıllarında Cuzco yakınlarında bir vadiye gönderdiği söylenir.

En büyük gelişmesini Mayta Capac döneminde yaşayan inkalar, sekizinci imparator Viracocha Inca’nın saltanatına girene kadar ivme kazanamadılar. Beylikleri düşmanları tarafından sürekli saldırıya uğradı. Arından 1438 ve 1471 tarihler arasında hüküm süren Viracocha Inca’nın oğlu, İmparator Pachacuti Inca döneminde önemli başarılara imza atarak stratejik yönden büyük savaşlar kazandılar. Cuzco kentini arkasında bırakarak diğer bölgelerde yer alan beylikleri himayesi altına almayı başardılar.

İnkaların yerleşkeleri.

İnkalar bu konuda diplomasiye önem verdiler. Kendinden güçsüz olan beyliklere askeri stratejiye başvurmadan barışçıl bir teklifte bulunarak fetih yaptılar. Himayesi altına giren bölgelere tıpkı Osmanlı Devletinin sürdürdüğü politika gibi kendi insanlarını yerleştirip, ayaklanma olmasın diye yerli halkı farklı bölgelere gönderdiler.

Cuzco Şehri

Pachacuti, İnkanın başkenti olan Cuzco kentinin yeniden yapılanması ve inşa edilmesi emrini verdi. Şehir tamamen yükseltilmeye başlandı ve puma şeklinde bir görünüm verildi. İnkaların neden böyle bir hayvan şekli vermeye çalıştığı tam olarak bilinmiyor. Tepelere yeniden tapınaklar inşa ettiler. En büyük dini tapınakları “Coricancha”  adlı güneş tapınağıydı. Tapınağın altına hazinelerini yerleştirdiler. Daha sonra İspanyollar bu altınları yağmalayacaklardı.

İnka halkı bilgi kaydetmek için quipu kullandı.

İnka medeniyetinin bir yazı sistemi yoktu ancak bilgileri saklamak ve hesap yapmak için ”quipu” adlı düğümlerden oluşan bir araç geliştirdiler. Bunun harici İnkalar hikayelerini aktarmak için sözlü bir anlatım dili kullandılar.

İnka Dini

İnkalar çok tanrılı bir inanış sergilediler. Güneş tanrıları Inti, gök tanrısı Illapa, yeryüzü tanrıçası Pachamama gibi çeşitli tanrılar bulunuyordu.

İnkalar tanrıları mutlu etmek için oruç tutular, kurban kestiler, dualar ettiler. Ancak tanrıya en iyi yaranma şekli çocukları kurban etmekti. Çünkü çocukları çok saf varlıklar olarak nitelendiriyorlardı. ”Capacocha” denilen kurban ayinlerinde rahipler çocukları dağa götürür, ardından korkmamaları için onlara sarhoş edici bir içecek verip ardından öldürürlerdi.

500 yıl önce kurban edilen bir inka mumyası. İnkalılar dini uygulamalarında tanrıya kurban etmek için önce sarhoş edici içi içiriyor, ardından öldürüyorlardı.

Ayrıca ölülerini mumyalıyorlardı. İnka medeniyetinde ölüleri mumyalama çok önemli bir ritüel olarak kabul ediliyordu. Sadece mumyalama yapıp ölüleri köşelerine bırakmadılar. Pucullo adı verilen ölüleri koydukları depolardan çıkartıp, dans ettiler, şarkılar söylediler, sokaklarda gezdirdiler, onlara yemekler ikram ettiler. Bunların hepsi özel bir dini günde yapılıyordu. Mumyalama tekniğinin adım adım nasıl yapıldığı ve ilk olarak nerede başladığını öğrenmek için, Psikopatoloji Bilimi yazarı Cemil Kolgu’nun şu yazısını okuyabilirsiniz.

Yemek, Şölen ve Parasızlık

Mısır ve et inkaların seçkin gıdaları arasında yer aldı. Genelde bu iki besin seçkin insanlar tarafından tüketiliyordu. Örneğin rahipler gibi. Bunların harici İnka medeniyeti tarafından tüketilen sıradan ürünler tatlı patates, kinoa, fasulye ve biberdi.

İnka halkı sürekli çalışıyor, şehirleri yükseltiyor, tarımla uğraşıyor, devletin deposuna gıda veriyordu ancak bunun karşılığında alabilecek bir para bulunmuyordu. Belkide bir toplum için en önemlisi buydu; parasızlık. Şehir merkezlerinde tüccar bile yoktu, her şeye devlet hakimdi. Devletin deposu tüm halkı doyurmak için yeterde artardı bile. Ayrıca bizim bayramlar gibi şölenler düzenlenirdi. Biraz daha farklı şölenler. İnka halkı bu özel günlerde devletten ziyafet beklerdi. Tabii devlet tarafından bu ziyafet en güzel şekilde kurulur, tüm halkta bundan nasiplenirdi.

Sanat ve Mimarlık

İnkalar mimaride sadece muhteşem yerleşkeler kullanmakta kalmadı, altın ve gümüş üzerine de ortaya sanatsal süs eşyaları çıkardılar. Ama bunlar bir yana dursun onların yaptığı en güzel şey tekstildi.

Pamuk yetiştirip işlediler. Harika kumaşlar ortaya çıkardılar. Bazen bu kıyafetleri kuşların tüyleri ile süsleyip krallarına sundular. İnkalar taş yontma konusunda da çok yetenekliydi, harca gerek duymadan harika yapılar ortaya koydular.

Huayna Picchu veya Wayna Pikchu, ortalarında Machu Picchu İnka harabelerinin bulunduğu iki zirveden biri.

İnka, İspanyollara Yenik Düştü

İnkalar tam olarak 1493 yılında büyük bir imparatorluğa dönüştüler. 1572 yılına kadar büyük fetihler yapıp, önemli coğrafi noktaları ele geçirdiler. En zirve dönemlerinde imparatorlukta tam 12 milyon insan bulunuyordu. Ekvator ve Kolombiya sınırından Şili’nin 80 km güneyine kadar kocaman bir imparatorluk. Ve bu alanda ulaşımı sağlamak için dünya çapının üç katı (kabaca 40.000 km) büyüklüğünde yol sistemi kurdular.

İspanyollar, İnka imparatorluğunu ele geçirdiği zaman yollardan ve su sistemlerinden çok etkilendiler. O dönemde Avrupalıların bu derece gelişmiş yol ve su kanalları bulunmuyordu.

O dönemde çiçek ve diğer salgın hastalıklarla mücadele eden İnkalar nüfusunun yarısını zaten kaybetmişlerdi. Kralları bile salgın hastalıklar yüzünden hayatını kaybetmiştir. Bu gibi hastalıklarla uğraşan inkalar, İspanyollar kapıya dayandığında haberleri bile olmamıştır. Bazı kaynaklar çiçek ve diğer hastalıkları inkalara, İspanyolların bulaştırdığını söylüyor.

İnka imparatorluğu yıllarca İspanyolların baskı altında yaşadı. Yerleşkelerini ve madenlerini onlarla paylaştı. Ancak bir gün dayanamayıp baş kaldırdılar ve onurlarıyla bu topraklardan göçüp gittiler. Onlardan bize kalan büyük ve etkileyici yapılar.

Tapınakları yağmalandı, tüm madenleri ele geçirildi, şehirlerinden kovuldular. En son 1572 yılında ellerinde kalan Vilcabamba şehrini de Avrupalılara kaptırdılar. Kendileri küçük gruplar halinde çevre köylere saklandılar.

İnkalar yollar yapıp, su kanalları inşa ettiler ancak, yazıya önem verip, bilgileri kaydetmeyi, bu bilgilerin üstüne yeni bilgiler koymayı başaramadılar. Eğer İspanyollar gemileriyle gelip koca bir imparatorluğu nasıl yok ettiğini soracak olursanız, hiç tereddüt etmeden bilginin getirdiği bir zafer diyebiliriz.

Böylece tarihten eşsiz kültürü, sanatı, inançları ve mutlulukları ile silinip gitti İnka medeniyeti.

Kalıcı Bir Miras

Bugün And dağlarının eteklerinde İnka medeniyetinden kalan tekstil hala varlığını diğer toplumlarca devam ettiriliyor. İnkaların kullandığı yiyecekler tüketilmeye devam ediliyor. Ve hala Dünya üzerinde büyük bir turist çoğunluğu bu eşsiz güzellikte olan medeniyetin kalıntılarını görmeye gidiyor.

Ayrıca İnkaların kullandığı dil Keçuva, Güney Kolombiya, Ekvator, Şili ve Kuzeybatı Arjantin’de dahil olmak üzere 16 milyon insan tarafından günlük dil olarak kullanılıyor.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir