Kanser Psikolojisi

Kanser teşhisi konulması üzerine birde kanser psikolojisi baş gösterir. Kanserli hastaların yaşadığı problemleri üç başlık altında ele almak mümkündür. Bunlar psikolojik sorunlar, ekonomik sorunlar ve sosyal sorunlardır. Biz psikolojik sorunları ele alacağız. Bir nevi kanser psikolojisi üzerine konuşup, neler yapılması, neler yapılmaması gerektiğinden bahsedeceğiz.

Kanser psikolojisi

     Kanserli hastalarda psikiyatrik bozukluk görülme olasılığı %29-47 arasında değişebilmektedir. Yaşanılan çökkün duygu durumu ile tedavinin reddedilmesi, hastane masraflarının artması ve tedavi sürecinin uzamasına neden olabilir, hastalığın gidişini olumsuz yönde etkileyebilir.

    Kübler Ross kanser psikolojisinde olan insanların tepkilerini şu şekilde sıralamıştır:

  1. İnkar ve İzolasyon
  2. Öfke
  3. Depresif Belirtiler
  4. Pazarlık
  5. Kabullenme

Bunlar arasında kanser hastaları en çok inkar savunma mekanizmasını kullanır. Kanser olduğunu öğrenen bir kişinin ilk tepkisi “ Hayır, olamaz ! Ben kanser olamam, bir yanlışlık var, ben kanser değilim !” gibi bir tepki göstermesi muhtemeldir. Bu inkar bir müddet sonra izolasyon haline gelebilir. Yani kişi bu hastalığı kendinden öyle uzak görür, kendisiyle öyle alakasız olduğunu düşünür ki artık hastalığının farkına varmamaya başlar. Bu da hastanın ilaçlarını ‘ihtiyacım yok’ diyerek kullanmamasına, ‘ben hasta değilim’ diyerek doktora gitmemesine neden olabilir.

Öfke Patlamaları Baş Gösterebilir!

Yaşadığı bu travmadan sonra öfke patlamaları, ağlama ve gülme krizleri, dengesiz duygu durumları ortaya çıkması muhtemeldir. Yaşadığı üzüntünün yanı sıra destek almaktan kaçınır, durumu kötüleştikçe öfkesi artar. Sanki bu hastalık sadece kendinde varmış gibi, kendisinden başka insanların bu hastalığı yenebileceği ama kendisinin bu kadar güçlü olmadığını içinde bulunduğu duygu durumu sebebiyle sürekli vurgular. Tedaviyi reddeder.

     Kişi bir süre sonra yaşamıyla adeta pazarlık içerisine girer. Tedaviyi kabul etmiş, hastalığını hala reddeden bir tavırla, doktorlara ‘bugün bu ilacı içeceğim ama yarın kemoterapiye girmeyeceğim’ şeklinde şartlı diyaloglara girebilir. Zaman geçtikçe hasta hastalığını kabullenmeye başlar ama bu durum hem hasta hem de hasta yakınları açısından oldukça stresli ve üzücü bir süreçtir. Aslında doğru olan tedavi esnasında hem hastanın hem hasta yakınlarının kanser psikolojisi ile ilgili bilgilenmeleri, bu konuda profesyonel destek almaları onların bu süreci atlatmalarında daha yardımcı olacaktır.

Kanser psikolojisine sahip olan bir insanı anlamak için illa ki kemoterapi mi almalıyız, onun dökülen saçları gibi biz de mi saçlarımızı kökünden kesmeliyiz dediğinizi duyar gibiyim. Bu tarz eylemler kanserli hastadan ziyade hasta yakınlarının kendilerini iyi hissetmesine yol açar. Duygusal açıdan onu anladığını, neler hissettiğinin farkında olduğunu hastaya görsel olarak sunduğunda hastanın kendini iyi hissettiğini düşünerek aslında kendisi iyi hisseder. Tıpkı bilimsel geçerliliği olmayan kişisel gelişim kitaplarının onları yazan kişilerden başkasına faydası olmadığı gibi..

     Kanser psikolojisine sahip bir insanın üzüntüsünü anlamak, ona yardım etmek, onu mutlu etmek gibi kişilerin eli kolu bağlı olmadan bir şeyler yapabilme arzusu yanlış eylemler yapılmasına yol açabilir. Bu hem hastaya hem de hasta yakınına zarar verir ve pişmanlık oluşturabilir. Profesyonel destek almak bu durumda kesinlikle çok önemlidir. Çünkü kanser olan kişi kanser psikolojisine sahip, kanser olmayan kişiler hasta yakınları bu durumun üzücü, depresif, çaresiz olunan kısmına sahiptirler.

İki tarafın da sorunu tamamen farklı, iki tarafın da alması gereken destek ilk adımda ayrı ayrı olmalıdır. Profesyonel kişi gerekli bilgileri alıp, yeterli görüşmeleri sağladığında iki taraf da bir araya getirilerek yaşanılan durum birkaç kez daha ele alınabilir ve bu sayede kişilerin hissettiği gerçek duygular asıl yerlerine ulaşmış olur. Tedavi süreci esnasında alınan bu destek hem hastaya hem de hasta yakınlarına süreci atlatmalarında duygusal açıdan yardımcı olur.

Meral Kılıç

Meral Psikopatoloji Bilimi sitesinin yazarı ve genel editörüdür. Ona Sigmund Freud'mu haklı yoksa Carl Gustav Jung'mı şeklinde sorduğumuzda ''Jung'da harika bir insan, ancak Freud kesinlikle haklıdır'' diyor. Tüm bu psikoloji macerası arasında kendisi 24 yaşında ve İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun oldu. Şu an alan içi yüksek lisansını yapmakla meşgul. Hayat telaşı içinde bir yandan Psikopatoloji Biliminde yazılar yazan Meral, kişisel hayatında kitap okumaktan, sahil kenarında yapılan yürüyüşlerden ve değer verdiği birkaç arkadaşıyla vakit geçirmekten haz alıyor. Bunun harici Meral'e ulaşmak isterseniz Merall_klc kullanıcı adına sahip instagram hesabı üzerinden iletişim kurabilirsiniz.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir