Sahte Psikologlar ve Gerçek Psikoloji

Hepimiz hayatımızın herhangi bir anında kendini ‘kişisel gelişim uzmanı’ ‘yaşam koçu’ ‘eğitim koçu’ ‘kuantum psikoloğu’ ‘Sufizm terapisti’ gibi tanımlarla tanıtan birçok kişiyi görmüş, duymuş ya da tanımışızdır.

Peki bu kişilerin bu ünvanları nereden aldığını, söz konusu alanları hangi üniversitede okuduğunu merak ettiniz mi?

Merak etseniz de bir şey değişmez zira araştırdığınızda göreceksiniz ki karşınıza kocaman  bir yalan denizi çıkacak.

Ama bir eğitim psikoloğu olarak size bunları açıklamak benim bir görevim sanıyorum. Gelin bu yalancı meslekleri bir inceleyelim ve gerçekleriyle nasıl ayırt edebiliriz bir bakalım:

Kişisel gelişim ve yaşam koçluğu ülkemize Batı’dan gelmiş ancak temelini Güneydoğu Asya’dan almıştır.

KİŞİSEL GELİŞİM UZMANI/ YAŞAM KOÇU

Genellikle tecrübelerinden yararlanarak yazdığı kitaplarla meşhur olan kimselerin kullandığı ünvanlardır.

Hemen belirteyim, bilimsel olarak herhangi bir alanda uzman olarak kabul edilmeniz için o alandan en az yüksek lisans derecesinde bir diplomayla mezun olmanız gerekir. Yani üniversite mezunu olarak dahi alanınızın Uzmanı sayılmazsınız. Bu sadece sizin o alanda yetkili bir kişi olduğunuzu gösterir.

Kişisel gelişim uzmanlarına gelince bilimsel olarak böyle bir alan olmadığı için hiçbir üniversitede bununla ilgili bir bölüm yoktur. Dolayısıyla böyle bir uzmanlık alanı da yoktur. Sözün özü bu uydurma bir sıfattır.

Yaşam koçluğu ise Hinduizm’de oldukça önemli dini ve kültürel simgeler olan ‘guru’ların modernize edilmiş halleridir.

Bir ‘guru’

Yaşam koçları sürekli öğütler vererek sizin adınıza kararlar alarak size daha iyi bir yaşam vaat eder. Ve tabii ki bunun oldukça yüklü bir karşılığı olur.

Bilimsel yönüne gelince, psikolojiye göre sorgusuzca kabul edilen ve uygulanan emirler ve bir başkasının sizin adınıza verdiği kararlar sizi daha iyi bir insan yapmaz. Sizi bağımlı bir insan yapar. Bir süre sonra canlı bir robota dönüşürsünüz ve bağımlısı olduğunuz kişi hayatınızdan çekildiğinde ağır depresyonla mücadele etmek zorunda kalırsınız.

EĞİTİM KOÇU

Eğitim, tamamen bilimsel olmadığı takdirde insanları yanlış fikir akımlarına sürükler ve bunların sonucunda insan kendini hiç istemediği bir yerde bulabilir. Bu yüzden bilim dünyası eğitimi ve eğitimcileri bilimsel bir süzgeçten geçirir.

Her tür öğretmenliğin ve eğitimin her alanıyla ilgili her üniversitede bir bilimsel alan bulunur.
Ama hiçbir üniversitede eğitim koçluğu diye bir alan yoktur.

Eğitim koçluğu, psikolojik danışma ve rehberlik ana bilim dalının uğraşını gelir kaynağı bir başka deyişle çalıntı kapısı edinmiştir.

Psikolojik danışma ve rehberlik,kısa adıyla PDR uzmanları; psikolojik testler yoluyla kişinin kendini tanımasına, doğru kararlar vererek sorunlarını fark etmesine ve bunları çözmesine yardım eder. Bunun yanında uzmanlık alanları ölçüsünde terapi ve danışma seansları yapar. Alanlarına göre eğitim psikoloğu, eğitim uzmanı, pedagog gibi ünvanları da kullanırlar.

Eğitim koçu sizinle birebir ilgileniyor gibi görünerek egonuzu tatmin eder ve aslında yaptığı tek şey kişisel yönlendirmedir.

Eğitim koçları ise herhangi bir bilimsel denetimi bulunmayan kurumlardan aldıkları sertifikalarla bu ünvanı elde eder. Bilimsel argümanlardan ziyade kişisel tecrübelerden faydalanırlar. Sizin kişisel farklılıklarınızın gerektirdiği yönlendirmeden ziyade puanlama ve popülaritenin gerektirdiği şekilde yönlendirirler. Sizin düşüncelerinizden çok kendi tecrübeleri önemlidir.

Her insanın bilimsel ve duyusal yapısı farklıdır ve buna göre yönlendirmeyi gerektirir. Bir başkasının kararlarını benimseten her türlü öğreti bilimden uzaktır.

KUANTUM PSİKOLOGLARI/ SUFİZM TERAPİ

Kuantum, fiziğin yeni ve halen çok azı keşfedilmiş bir alanıdır. Atomu, atomaltı parçacıkları ve bunlar arasındaki hareketleri inceleyen bir bilim dalıdır.

Bunun psikoloji ile ne alakası var diyeceksiniz. Yok zaten. Bu, insanların ilgisini çekmek için uydurulmuş bir terimdir. Sizi oluşturan her türlü alt parçadan (benlik, duygu, fiziksel bütünlük, ruh) arınarak kendinizi bulmanızı sağlamayı amaçlar. Tanımdaki bu ‘alt parçacık’lar teriminden esinlenerek adına kuantum psikoloji denmiştir.

Kuantum fiziği atomla ilgilenen bir fizik dalıdır. Psikolojiyle bir bağlantısı yoktur.

Her türlü maddi bağımlılıktan kurtularak iç benliğe yönelme, meditasyon, çakra açma ve Evren’e olumlu enerji göndermeye dayalı bir sistemi olan bu dal da ne yazık ki bir para tuzağı olmanın ötesinde değildir.

Sufizm Terapi de Hint öğretilerinin Mevlevi tasavvufla harmanlanarak ve psikolojik birtakım argümanların çalınarak oluşturulduğu bir alandır. Ayrıca astroloji safsatası hakkında bu yazımı da okuyabilirsiniz.

Sufizm terapi Mevlevi öğretilerden de temel alarak mutluluğun kendini Tanrı’ya adamakta olduğunu iddia eder.

Üzücü bir şekilde kendi alanından umduğunu bulamayan birtakım psikologlar, psikiyatristler, oryantalistler ve hatta profesörlerin bazı insanların dini duygularını sömürmesi bu alanı popüler hale getirmiştir.
Tasavvufta önemli yer tutan ve bedensel isteklerden önemli ölçüde vazgeçerek kendini kontrol etmeyi öğreten ‘nefis terbiyesi’ni temel alır.

Bu sisteme göre kişinin mutluluk reçetesi Tanrı’yı bulmasında ve bu yolda geçirdiği ‘hal’lerde saklıdır. İnsan, her türlü zorlukta sabretmeli, bunun Tanrı’dan geldiğini bilmeli, beklemesini bilmeli, daima iyi yanları görmelidir.

Psikolojiye göre bu iki alanı bilimsel olmaktan uzaklaştıran temel etken ‘görmezden gelme’ ve enerjiye atfedilenin aşırı pozitif değerdir.

Psikoloji, her ne olursa olsun yaşantısal süreçlerin insanların kendi kararlarının başlangıcı ve sonucu olduğunu öne sürer. Buna göre başımıza gelen ve gelecek olan her hadise kendi tercihlerimizin sonucudur. Ancak yapılması gereken beklemek ve iyi yanları görmek değil ders çıkararak sorunun temeline inmektir. Her türlü sorun kişinin öznel müdahalesini gerektirir ve bastırmak yalnızca sorunu daha da büyütmeye yarar.

Ayrıca bu iki terapinin ön gördüğü üzere Evren’in duygusal hareketlerimizde ve tercihlerimizde herhangi bir müdahalesi yoktur. Evren sadece bütünlüğümüzün yer aldığı ve değişmez kanunlarla işleyen tarafsız, fiziksel bir alandır. İnsanları yöneten, onları idare eden, isteklerine cevap veren bir Tanrı ya da güç değildir.

Sufi terapinin iddia ettiği üzere kişinin Tanrı’yı arayışı bir mutluluk reçetesi olamaz. Sözgelimi eğer bu iddia doğru olsa tüm ateistlerin üzüntüden kahrolması ve depresyonda olmaları gerekirdi.

Her insan hayatının belli bir bölümünde Tanrı ile ilgili düşüncelere kapılır. Ama bu onun mutlu ya da mutsuz olmasını sağlamaz. Bu sadece bir süreçtir.

Tanrı’yı aramak yaşantısal bir süreç olmakla birlikte kişiye özgüdür. Hiç yaşanmaya da bilir. Dolayısıyla Tanrı’yı aramak bir sorgulamadan ibarettir mutlu olmak ise  kendini gerçekleştirmek ya da en azından bu yolda olduğunu hissetmektir.

PSİKOLOJİNİN GERÇEK YETKİLİLERİ KİMLER?

Psikolojinin gerçek yetkilileri üniversitelerin bu alanda verdiği eğitimi başarıyla tamamlamış insanlardır. Bunlar, psikologlar, psikiyatristler, psikoterapistler ve psikolojik danışmanlardır. Hepsine birden psikolog demek yanlış olmaz.
Peki bunları sahtelerinden nasıl ayırt ederiz? Gerçek bir psikolog nasıl davranır?

* Bir psikolog size asla öğüt vermez. Sizin adınıza karar vermez. Kendi öğüdünüzü kendinizin almasına ve kendi kararlarınızı vermenize yardımcı olur.

* Bir psikolog sizi ancak bilimsel olarak kabul görmüş testlerle doğru bir şekilde anlar ve tanır. Birtakım öğretilerin gösterdiği şekilde sizi tanımlamaya kalkmaz.

* Psikiyatrist (psikoloji alanında 6 yıl tıbbi eğitim üzerine en az 2 yıl uzmanlık eğitimi almış doktor) haricinde hiçbir psikolog size bir ilaç tavsiye edemez ve reçete yazamaz.

* Hiçbir psikolog size kesin bir çözüm, birkaç seansta tedavi gibi bir şey vaat etmez. Çünkü çözümü ve tedaviyi psikolog değil siz üretirsiniz. O sadece size yardım eder.

* Psikologlar sizi yargılamaz. İnancınızı, cinsel yöneliminizi, mesleki tercihlerinizi veya özel hayatınızı sorgulamaz sadece bununla ilgili bilgi verirseniz üçüncü kişilere açıklamamak şartıyla kaydeder. Açıkladığı takdirde meslekten atılır.

* Psikologların tüm müdahale ve terapilerinin bilimsel bir altyapısı vardır ve bunu uygularken size açıklar. Gestalt Terapi, Bilimsel Davranışçı Terapi, Sosyal Davranışçı Terapi, Glasser Terapi…vb.

* Ve en önemlisi, her psikoloğun bilimsel denetimden geçirilmiş bir üniversiteden aldığı geçerli ve resmî bir diploması vardır.

Özetle; kişisel hayatınız konusunda sorunlar yaşıyorsanız ve yardım almak istiyorsanız bir devletin ve özel girişimlerin bünyesinde çalışan psikolog, psikiyatr ve psikolojik danışmanlara başvurun.

 

Psikologlar sizi ve hissettiklerinizi bilimsel olarak en iyi anlayıp yorumlayacak insanlardır.

Lütfen unutmayın:

* Psikolojinizin bozulması deli olduğunuz anlamına gelmez.

* Psikiyatrlar dışındaki hiçbir psikolog doktor değildir.

* Psikoloğa gitmek ayıp değildir.

* Psikoloğa gitmeden psikiyatriste görünmeden aldığınız anti depresanlar ilerleyen zamanlarda sizi bağımlı, uyuşuk bir insan haline getirirmenin yanında kısırlık, böbrek yetmezliği, beyin hastalıkları, sinir sistemi bozukluklarına yol açabilir.

Mustafa Yahya Han Sertel

Merhaba, ben Mustafa Yahya Han. 2016 yılında İnönü Üniversitesi PDR (Psikolojik Danışma ve Rehberlik ) Bölümünü bitirdim. Aynı dönemde Dinler Tarihi ve İslam İlimleri konusunda akademik eğitim gördükten sonra Türk Hava Kuvvetleri’nde Askeri Eğitim Uzmanı olarak görev aldım. 2017 yılında subaylığı bırakarak profesyonel mesleğime geri döndüm. Şu anda Adana’da çalışıyorum. ‘Son Karar’ isimli yayımlanmış bir öyküm ve seslendirme çalışmalarım bulunuyor. Aynı zamanda bazı moda dergileri ve giyim markaları için modellik yapıyorum. Kişisel Instagram hesabım: @dfarbor Yazar olarak kullandığım hesabım: @Mustafa_Yahya_Han Lütfen deneyimlerinizi, yorum ve eleştirilerinizi benimle paylaşın.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir