Antarktika: Dünyanın En Güney Kıtası

Antarktika en sert rüzgarları içinde barındıran, en soğuk ve en kurak olan kıtadır. Amerika Birleşik Devletleri’inden 1.5 kat daha büyüktür, ve Dünya üzerindeki tüm buzun yüzde doksanını içinde barındırıyor. Dünyanın en güneyinde yer alan bu kıta, emin olabilirsiniz ki uçsuz bucaksız buz kütlelerinden daha fazlasını içinde barındırıyor.

Antartika’da -70 derecede yemek yemek.

Antarktika İklimi

Antarktika Dünyanın en güneyini halkalayan beşinci büyük kıtadır. Ve unutmamalıyız boyutları en çok değişen kıtadır. Kış aylarında su üzerinde genişleyen buz tabakası kıtanın boyutunu tam iki katına çıkarttığından mevsimsel büyüklük farkları her zaman görülebilir. Antarktika üzerinde bir tur atacak olsaydınız göreceğiniz tek şeyin buz olduğunu kesinlikle fark ederdiniz.

Kıta Doğu ve Batı Antarktika olarak iki bölüme ayrılmıştır. Doğu Antarktika kıtanın üçte ikisini oluşturur, ve Avustralya’nın büyüklüğüne eşittir. Kıtanın bu bölgesinde buz tabakaları 2 kilometre kalınlığa çıkabilir. Öte yandan Batı Antarktika, Güney Amerika’nın güney ucuna doğru uzanan ve And Dağları’nın bir uzantısı olan bir dizi donmuş adadır. İki bölge, kıta boyunca uzanan ve bazen tamamen buzla kaplanmış bir dizi olan Transantarktik Dağları ile ayrılır.

Transantarktik Dağları, Antarktika’da kuzeyde Coats Toprakları’ndan güneyde Victoria Toprakları’na kadar, bazı kesintileri olmakla birlikte, uzanan bir dağ sırasıdır. Bu dağlar Antarktika’yı Doğu Antarktika ve Batı Antarktika olarak ikiye böler. Dağ sırası kendi içinde daha küçük gruplardan oluşmaktadır. Kaynak: Wikipedia

Tüm bu buzlara rağmen Antarktika çöl olarak sınıflandırılır. Çünkü kıta çok az nem içeriyor. Kıtada kar yağışı gözlemekte oldukça güçtür. Yağmurun hemen hiç yağmadığı kıtaya yıllık yağan kar miktarı ortalama 50 milimetre kadardır. Sahra Çölü’ne bile yıllık yağış bunun iki katıdır. Buna rağmen Antarktika’nın kıyı bölgelerine daha fazla yağış düşmektedir. Ancak yine de bu yağış miktarı yıllık 200 milimetreyi geçmez.

Antarktika’da az nem olmuş olsa da sık sık tipi ve rüzgarlar görülür. Yerden rüzgar sayesiyle havaya kalkmış olan kar tanecikleri büyük bir battaniye izlenimi uyandırır. Rüzgar hızı da oldukça sert ve güçlüdür, saatte 320 km hıza ulaşabilir.

Güney Yarımküre’de olduğu için Antarktika’daki mevsimler, Kuzey Yarımküre’ye göre tam tersidir. Antarktika’da yaz ayı, ekimden şubat ayına kadar devam ederken bizde ise bu durum tam tersidir. Ve Antarktika’da yer alan Rus araştırma istasyonu dünyanın en soğuk noktası olarak eksi 89.6 santigrat derece kaydetmiştir.

Antarktikanın Keşfi

1820 yılına kadar bu kıta’nın keşfedilişi kayıtlarda hiç görünmüyor. Ancak Amerikalı avcı John Davis, bazı tarihçiler iddiasına itiraz etmesine rağmen, 1821’de Antarktika’ya ilk ayak bastığını iddia eden kişidir.

20. yüzyılın başlarında 2 gruptan oluşan kaşif, daha önce hiç gidilmemiş olan kıtaya seyahate çıktılar. Antarktika’ya ulaştıklarında enfes manzara önlerine serilmişti. Ve aralarında Norveçli kaşif Roald Amundsen yer alıyordu. 17 Ocak 1912’de kıtaya ilk adımını atıp tarihe geçecek olan kişi o olacaktı.

Sıfırın Altında Hayat

Antarktika’da bitki hayatını yosunlar ve algler oluşturur. Özellikle bu kıtanın yosun alanı son elli yılda küresel ısınma nedeniyle kıtanın ısınmasından dolayı artış göstermektedir. Bilim insanları küresel ısınmanın artması nedeniyle gelecekte daha fazla yeşili olan bir Antarktika bekliyor.

Yeşilin, sürüngenlerin ve memeli canlıların bu derece az olduğu kıta çevresinde bol çeşitlilikte bir yaban hayatı vardır.

Özellikle yaz aylarında, penguenler, balinalar, balıklar ve omurgasızların büyük popülasyonları Antarktika kıyıları ve sert denizleri boyunca hareket ederler. Erkek imparator pengueni, eşi tarafından yumurtlanan tek yumurta üzerinde yuva yaparken, dondurucu kış boyunca kıtada kalan tek sıcakkanlı hayvandır. (Dişi penguen okyanusta dokuz hafta geçirir ve yavruları yumurtadan çıkmadan, yani dokuz hafta sonra geri döner.)

Antarktika’da başka bir yerde göremeyeceğiniz mükemmellikte bir canlı yaşamı vardır. Hatta kariyerlerinin ortalarına gelmiş çoğu araştırmacı ve bilim insanları geri kalan hayatlarını Antarktika’yı anlamak üzere orada geçirir.

Donmuş kıtada yerli halk yoktur. Bugün, Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya, Japonya, Fransa ve Almanya dahil olmak üzere 20’den fazla ülke tarafından yönetilen, çeşitli bilimsel araştırma istasyonlarında bulunmaktadır.

Zorlu hava ve uzak konum, bilim insanlarını oradan uzak tutmak için bir sebep bile sayılmaz.

Buz Üstünde Bilim

Antarktika büyük ölçüde iklimbilimciler, oşinograflar ve deniz biyologları için bir merkez olmasına rağmen, donmuş çöl de dünyanın dört bir yanından gökbilimcileri çekiyor. Kuru iklimi ve ışık kirliliği olmaması nedeniyle Antarktika, yeryüzünü gözlemlemek için en iyi yerlerden biridir.

Güney Kutbu Teleskobu  ve  IceCube Neutrino Gözlemevi gibi az sayıdaki teleskop ve yıldız gözetleme kulesi beyaz kıtanın yüksek mevzilerinde yer alıyor.

2010 yılında inşa edilen IceCube, türünün ilk gözlemevi. Tesis  , galaksimiz ve ötesinden gelen yüksek enerjili nötrinoları (elektronlar kadar küçük atomlar) tanımlamak için tasarlanmış bir dedektöre sahiptir. Antarktika buz tabakasına yaklaşık bir mil gömülü olan bu ultra hassas cihaz, şimdiye kadar yapılmış ilk gigaton nötrino dedektörüdür.

Son yıllarda, radar ve uydu teknolojisini kullanan bilim adamları Antarktika’nın kalın buz tabakalarının altında bir nehir ve göl sistemi keşfettiler. Ulusal Bilim Vakfı tarafından 2016 yılında  yayınlanan bir basın açıklamasına göre, Kuzey Amerika’nın Büyük Gölleri kadar büyük olan bu subklastik gölleri incelemek, bilim insanlarının gelecekteki uzun vadeli buz tabakası değişiklikleri hakkındaki tahminlerini desteklemesine ve veri sunmasına yardımcı olacaktır.

Bitki örtüsü içermeyen Antarktika üzerinde düşen meteorları aramak ayrı bir güzellik tabi. Düşen gök taşlarını beyaz zemin üzerinde bulmak hiçte zor sayılmaz.  2013 yılında Belçikalı ve Japon bilim insanları Doğu Antarktika platosu üzerinde 40 kiloluk bir göktaşı buldu.

Ve Antarktika’nın en ıssız ve soğuk bölgelerinde mikrobiyal yaşam tespiti yapmak, dış uzayda bu buluntuyu yakalamaya eş değer bir sevinçtir. Uzayda ki diğer donmuş gezegenlerde bir yaşam olabileceğin göstergesi de olabilir. 2014 yılında bilim insanları Antarktika’da mikropları tespit etti.

Antarktika Hakkında Eğlenceli Gerçekler

1959’da Antarktika’ya ve çevresine yerleştirilen 12 bilim adamı, “Antarktika’nın sonsuza dek barışçıl amaçlarla kullanılmaya devam edeceği ve uluslararası anlaşmazlıkların sahnesi veya nesnesi olmayacağı” konusunda bir anlaşma imzaladı. O zamandan beri, 38’den fazla ülke Antarktika Antlaşması olarak bilinen antlaşmayı yaptı. Hatta bu metine tıklayarak anlaşmayı ve maddelerini inceleyebilirsiniz. 

Antarktika’yı ziyaret eden ilk kadın 1935’de Norveçli Catherine Mikkelson’dur.

Antarktika Kıtası’nın genişliği 14 milyon kilometre karedir. Türkiye’nin ise 814 kilometre karedir.

Antarktika’da kızakları çeken hiçbir huski yoktur. 1994 itibariyle Antarktika’ya yerli olmayan türler alınamaz. Motorlu araçlar, buz boyunca ana ulaşım aracıdır.

Antarktika’da en az iki aktif yanardağ vardır. En yüksek olanı Erebus Dağı’dır (3,794 metre). Diğeri Antarktika Yarımadası’nın dışındaki Deception Adası’nda yer alır. 1967 ve 1969 yıllarında yaşanan patlamalar buradaki bilim istasyonlarına zarar verse de, görsel şöleni paha biçilemez olmuştur.

Antarktika’daki havaya kaynar su dökerseniz, anında buharlaşır. Parçacıkların çoğu buharlaşacak, diğerleri anında küçük buz parçalarına dönüşecektir. Bu resimde oradaki soğuğu anlatıyor. 🙂

Milyonlarca yıl önce, Antarktika daha sıcak bir iklime sahipti ve yeşil ormanları ve çeşitli hayvanları içinde barındırıyordu. Orada bulunan fosiller bilim insanlarına tıpkı bu gerçekleri gösterdi.

Antarktika’daki tüm buzu eritirsek, Dünya çapında okyanus seviyesi 60 ila 65 metre yükselirdi.

 

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir