Nörotransmitter Nedir? İşlevleri Nelerdir?

Nörotransmitter, Türkçedeki anlamı ‘uyarıcılara tepki’dir. Beyindeki nöronlar (sinir hücreleri) arasında veya bir nöron ile başka bir tür hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasallara denir. Bugüne kadar 70’ten fazla nörotransmitter saptanmıştır. Bu yazımda bütün nörotransmitterlerden ziyade sadece davranışı açıklayan, genel olarak hepimizin aşina olduğu, en azından bir kere olsun adını duyduğumuz nörotransmitterlerden bahsedeceğim.

Nörotransmitter nedir?

ASETİLKOLİN

Asetilkolin sinir sistemi boyunca birçok sinapsta (kısaca bağlantı noktaları diyebiliriz) bulunur. Genellikle uyarıcıdır ama duruma göre ketleyici (engelleyici,güçleştirici) de olabilir. Asetilkolin özellikle ön beyinde, yeni hatıraların oluşumunda kilit rol oynayan hipokampus dediğimiz bölgede yaygın olarak bulunur. Bu nörotransmitter Alzheimer hastalığında belirgin rol oynar. Bildiğimiz gibi bu rahatsızlık yaşlı kişilerin hafıza ve diğer bilişsel (zihinsel) işlevlerin zayıflamasına yol açan bir rahatsızlıktır. Ön beyinde asetilkolin üreten nöronlar Alzheimer hastalarında bozulma eğilimindedirler. Sonrasında daha az asetilkolin üretirler ve ne kadar az asetilkolin üretilirse o kadar ciddi bellek kaybı oluşur.

Asetilkolin aynı zamanda iskelet kas liflerinin bittiği yerde bulunan her sinapsta salınır. Asetilkolini etkileyen bazı ilaçlar kasların felç olmasına neden olabilir. Örneğin, savaş amaçlı geliştirilmiş bazı sinir gazları birçok böcek ilacı gibi, nöron bir kez ateşlendiğinde asetilkolin üretimini düşüren enzimi yok ederek felce sebep olur. Bu süreç başarısız olduğunda sinir sistemi içinde kontrolsüz asetilkolin yapıları ortaya çıkar ve normal sinir hücreleri arasındaki iletim imkansız hale gelir.

NOREPİNEFRİN

Çoğunlukla beyin kökünde üretilir. Kokain ve amfetaminler (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dahil çeşitli bozuklukların tedavisinde, kilo kontrolünde, iştah azaltıcı olarak kullanılan sentetik bir uyarıcıdır) norepinefrinlerin etkisini yavaşlatarak uzatırlar. Bu da ilaçların psikolojik etkileri uyarmalarını sağlar. Herhangi bir ilacın norepinefrinin beyinde yükselmesine veya düşmesine neden olmasıyla orantılı olarak kişinin ruhsal durumu da yükselir veya düşer. Psikolojik uyarıcılar tarafından yükseltilirler. Düşük düzeyinin depresyona sebep olabildiği saptanmıştır.

DOPAMİN

Dopamin, norepinefrine kimyasal açıdan çok benzer. Beyinde belli bir bölgeden salınan dopamin yoğun haz duyguları üretir. Son araştırmalar dopaminin bağımlılık gelişiminde rol aldığını vurgulamıştır. Fazla dopaminin şizofreniye neden olabileceği gibi diğer bölgelerde çok az dopaminin bulunması da Parkinson hastalığına neden olabilir. Dopamin doğal ödüllerin (yemek ve seks gibi) etkileri ile madde istismarı arasındaki çatışmayı da artırır.

SEROTONİN

Norepinefrin gibi serotonin de ruhsal durum ve sosyal davranışın düzenlenmesinde önemli rol oynar. Örneğin düşük düzeyde serotonin depresif duygularla ilişkilidir. Çoğu depresyon ilaçlarında beyindeki geri alımını sağlamak için serotonin bulunur. Aynı zamanda iştah ve uyku düzeninde de rol oynadığı için yeme bozukluğu olan bulimiyanın(yeme-çıkarma bağımlılığı) da tedavisinde kullanılır.

GLUTAMAT

Beyinde en fazla bulunan başlıca uyarıcı nörotransmitterdir. Öğrenme ve bellekte etkilidir. Hipokampusta (beynin merkezine yakın bir bölge) bulunan bu nörotransmitterin yeni hatıraların oluşumunda kritik olduğu düşünülmektedir. Glutamat iletimindeki aksama şizofreni ile de ilişkilidir.

GABA

Göze çarpan başka bir aminoasit nörotransmitteri gama aminobütrik asittir.(GABA)

Bu madde önemli bir ketleyici nörotransmitterdir; gerçekte beyindeki bir çok sinaps GABA kullanır. GABA reseptörünü kapatan Pikrotoskin isimli bir psikiyatrik ilaç konvülsiyona (vücutta kasılma, şuursuzluk, nefes alamama, havale geçirme) sebep olur. Çünkü kas hareketi beyin tarafından GABA’nın ketleyici etkisi olmadan kontrol edilemez. Benzodiazepinler gibi belli anti-anksiyete ilaçlarının sakinleştirici etkisi de GABA’nın ketleyici etkisinin sonucudur. Kaygıyı azaltan ilaçlar GABA’nın faaliyetini artırır şeklinde de düşünebiliriz.

İlgili İçerikler:

KAYNAKÇA

  • Atkinson and Hilgard’s , İntroduction to Psychology, Fourteenth Edition. Edward E. Smith, Susan Nolen-Hoeksema, Barbara L. Fredrickson. Geoffrey R. Loftus, 37-38, 2012./

Meral Kılıç

Meral Psikopatoloji Bilimi sitesinin yazarı ve genel editörüdür. Ona Sigmund Freud'mu haklı yoksa Carl Gustav Jung'mı şeklinde sorduğumuzda ''Jung'da harika bir insan, ancak Freud kesinlikle haklıdır'' diyor. Tüm bu psikoloji macerası arasında kendisi 24 yaşında ve İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun oldu. Şu an alan içi yüksek lisansını yapmakla meşgul. Hayat telaşı içinde bir yandan Psikopatoloji Biliminde yazılar yazan Meral, kişisel hayatında kitap okumaktan, sahil kenarında yapılan yürüyüşlerden ve değer verdiği birkaç arkadaşıyla vakit geçirmekten haz alıyor. Bunun harici Meral'e ulaşmak isterseniz Merall_klc kullanıcı adına sahip instagram hesabı üzerinden iletişim kurabilirsiniz.

You may also like...

1 Response

  1. Psk dedi ki:

    Çok güzel bir paylaşım olmuş. Bu arada yazı aralarında pornografik cümleler çıkıyor, virüs var sanırım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir