Irkçılığın Psikodinamiği

“ Bir gün öldürmediğim her Yahudi için bana küfredeceksiniz…”
“ En iyi Kürt, ölü Kürt’tür!”
“Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”
“ Vahşi ve bedevi Araplar….”

Hepimiz bu sözleri duymuşuzdur hatta söylemiş de olabiliriz.
Peki gerçekten haklılık payı var mı? Gerçekten bir Türk bir Rus ile arkadaş olamaz mı ya da tüm Yahudiler ölümü hak ediyor mu?

Psikolojik olarak sağlıklı bir insan, yukarıdaki ifadeleri kesin bir şekilde olumsuz bulur. Irkçılık, önyargı ve narsisist (kendini her zaman haklı, üstün ve hatasız görme hastalığı) eğilimlerin beraberinde getirdiği ve geçmişte milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş psikolojik bir hastalıktır.

Kabul edilen en genel tanıma göre; ırkçılık, etnik veya sosyal bir grubun sadece o gruba üye olmakla diğer gruplardan üstün olduğunu savunmayı ve bununla birlikte diğer grup üyelerine haksız ve zararlı davranışlar göstermeyi içeren bir davranış ve düşünce bütünüdür.

Irkçılık, temelinde sorunlu bir benlik algısı, yozlaşmış aidiyet duyguları ve kişisel paranoyalar içerir. Bununla birlikte ırkçılığın milyonlarca yılı kapsayan uzun bir gelişim süreci bulunur.

Evrimsel süreçlerin insan psikolojisinde en büyük etkiyi oluşturduğunu kabul eden birçok psikolog ve akademisyene göre ırkçılık, milyonlarca yıl önceki atalarımızın doğal kaynaklara ve yerleşim alanlarına hakim olmak için diğer grupları aşağı görüp kendilerini yüceltmesiyle başladı.
Buna göre iyi bir avcı iyi bir toplayıcıyla aile kurar bu şekilde üstün grupları oluştururlardı. Böylece en güçlü grup ve bu gruba üye olanlar yaşamayı en çok hak edenler olurken diğerleri ölüme ya da daha düşük statülü bir yaşama layıktı.

Evrim psikologlarına göre ırkçılığın bu ilkel tipi bugün medeni insanlığın oluşmasında ve insan türünün hayatta kalmasında temel etkenlerden biridir.

İlkel çağlarda kendi kaynaklarını paylaşmak ve diğer gruplarla kayıtsız şartsız bütünleşmek hayatta kalma ihtimalini düşüreceğinden mantıklı sayılmazdı. Bu sayede “üstünlük” fikri “aşağılık” olgusu ile birleşerek milyonlarca yıllık süreçte “ırkçılığı” oluşturdu.

Modern görüşler ise ırkçı tutumların aidiyet duygusunun eksikliğine bağlı olarak ortaya çıktığını savunmaktadır. Ayrıca birçok modern psikolog ırkçı tutumu bir savunma mekanizması olarak kabul etmektedir. Buna göre;

Sağlıklı bir ailede büyüyen ve

‘seninle gurur duyuyorum’
‘sen eşsiz bir bireysin ‘
‘seni olduğun gibi kabul ediyorum’

gibi sözlerle öz benliği desteklenen bir birey kendinin farkında olarak yaptığı işlerle ve başarılarıyla gündeme gelmek isteyecektir. Bu durumda ait olduğu ırk veya grubun üstünlüğünün, statü ve gücün getirilerini beklemeden kendi çabalarıyla öne çıkacaktır. Ayrıca bu sözlerle birey kendisinin bir toplumda kabul gördüğünü, sevildiğini, ait olduğunu hisseder.

Fakat bunun tersi bir şekilde

‘ senden ne köy olur ne kasaba’
‘ falancanın oğlu senden daha başarılı’
‘ bir baltaya sap olamadın, beceriksiz’

gibi sözlerle yetişen ve çekirdek sosyal grupta (aile, sınıf, bölük, departman..vs.) kabul görmeyen bir birey kendini yetersiz,değersiz ve sevgisiz hissedecek, benliğinde meydana gelen bu yıkımı ve güç kaybını, ait olduğu bir üst grubun özellikleriyle örtmeye çalışacaktır.

Peki, ırkçı bir tutumu nasıl ayırt edebiliriz? Kendi ait olduğumuz grubu sevemez miyiz?

Psikolojik birçok araştırma insanların doğal olarak ait oldukları grupları diğer gruplardan üstün görmeye meylettiğini göstermiştir.

Bir deneyde 30 farklı kabileye mensup insanlardan bazı olumlu özelliklerin kendilerinde ve diğer kabilelerde ne kadar bulunduğu ile ilgili bir puanlama yapması istenmiştir. Deney sonucunda, deneklerin büyük çoğunluğu kendi kabilesini diğerlerinden üstün gösterecek şekilde puanlama yapmıştır.
Bu durumda üstünlük duygusunu ırkçılık haline getiren diğer grubu aşağılık görme ve ona zarar verme hissidir.
Örneğin bir Türk olarak Türk milletini sevmeniz, Türk milletinin güçlü ve üstün olmasını istemeniz normal ve doğal bir tutumdur. Ancak Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giremeyişinden Yunanlıları, Kürtleri veya Suriyelileri sorumlu tutmanız, ırkçılık kapsamına girer.

Sosyal psikologlara göre içsel bir sorgulamayla ırkçı tutumunuzu denetlemeniz mümkündür. Şöyle ki;
Bir X ırkının üyesi olduğunuzu varsayalım. Y ırkına karşı olumsuz hisleriniz olsun. Bu hislerin ırkçı düzeyde olmasını anlamak için kendinize şu soruları sormalısınız:

‘Y ırkından biriyle evlenir miydiniz?’
‘Y ırkından biriyle çocuğunuzun evlenmesine izin verir miydiniz?’

Bu sorulara cevabınız ‘hayır’ ise ve nedenini Y ırkının özelliklerine dayandırıyorsanız, bu ‘ırkçı’ olduğunuzu gösterir.

Bu rahatsızlığın bir ilacı yok elbette. Ama önlemek mümkün:

* Tüm insanların aslında tek bir ırka mensup olduğunu ve ten rengi, kan grubu, fiziksel görünüm gibi sadece yüzeysel farklılıklara bağlı değişik gruplardan oluştuğunu bilmeniz,

* Güç, zenginlik, başarı ve saygınlık gibi sosyal kazanımların kişisel çabalarınıza bağlı olduğunu farketmeniz,

* Hangi ırk veya grup olursa olsun insanlığın aslında ‘iyiler’ ve ‘kötüler’ olarak iki temel gruptan oluştuğunu özümseyerek ‘sizden olmayanlar’la da olumlu iletişim ve etkileşim içinde olmanız
sizi bir ırkçı olmaktan koruyacaktır.

Özetlemek gerekirse;

– [ ] Irkçılık, sadece bir gruba ait olma yoluyla kendisinin ve ait olduğu grubun diğerlerinden üstün olduğunu savunma ve diğerlerine karşı zararlı davranışlar gösterme eğilimidir.

– [ ] Irkçılık, zayıf benlik bilincine, yeterli desteği görememiş aile yaşantısı geçmişine ve düşük kapasiteli iradeye sahip insanlarda ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır.

– [ ] Irkçılık, evrim sürecinde ilk çıktığı zamanlarda insanlığın hayatta kalmasını sağlamış ve yaşamsal bir temeli (aidiyet duygusu) desteklediği için genler yoluyla günümüze kadar seçilerek gelmiştir.

– [ ] Ait olduğunuz grubu sevmeniz ve onun üstün olmasını istemeniz doğal bir tutum olmakla birlikte diğer gruplara karşı olumsuz tutumunuz bu hissinizi ırkçılığa taşır.

– [ ] İnsanların aslında ‘iyiler’ ve ‘kötüler’ olarak iki kısımdan oluştuğunu diğer ayırımların yüzeysel olduğunu bilmek ve iletişimsel olarak diğer gruplara da açık ve şans verici davranmanız sizi bir ırkçı olmaktan koruyacaktır.

Kaynakça:

* Brewer, M.B. & Campbell, D. (1976). Ethnocentrism and Inter-Group attitudes: East African Evidence. New York: Sage Publications.
* stevenmtaylor.com
* Cohen, Lisa J (2016). The Psychology of Prejudice and Racism

Mustafa Yahya Han Sertel

Merhaba, ben Mustafa Yahya Han. 2016 yılında İnönü Üniversitesi PDR (Psikolojik Danışma ve Rehberlik ) Bölümünü bitirdim. Aynı dönemde Dinler Tarihi ve İslam İlimleri konusunda akademik eğitim gördükten sonra Türk Hava Kuvvetleri’nde Askeri Eğitim Uzmanı olarak görev aldım. 2017 yılında subaylığı bırakarak profesyonel mesleğime geri döndüm. Şu anda Adana’da çalışıyorum. ‘Son Karar’ isimli yayımlanmış bir öyküm ve seslendirme çalışmalarım bulunuyor. Aynı zamanda bazı moda dergileri ve giyim markaları için modellik yapıyorum. Kişisel Instagram hesabım: @dfarbor Yazar olarak kullandığım hesabım: @Mustafa_Yahya_Han Lütfen deneyimlerinizi, yorum ve eleştirilerinizi benimle paylaşın.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir